bilsen şaşardım geliversen
gözlerin ışısa kalırdım öylece güneşe dik
hiç kırpmazdım bakışımla gizlediğim özleyişi
sarı beyaz bir çöl dökülürdü parmaklarımdan
Hüseyin Atlansoy (Hece, 204)
madem ki yokluğundan mahcup döner kahırlı bahçe
madem ki bu zifir karanlığın zühresi sensin
bir tek hata bile eksiltmeden, ben de
senin boşluğundaki o buğulu hüzne iltica ederim.
sen yoksan bütün açılmayacak kapılarda ömrün tesellisini beklerim.
Kenan Çağan (Hece, 204)
uzun süren bir üzgünlükten geçtik
uzun sürmesin diye aldanışlar tarihi
bu zorlu kış kimsenin yazına değiştirilmedi
renkler ve şekiller geldi aklıma, tanrım
alçaklar neden her dildi bu kadar birbirine benzedi
Ben sanki hiç dünyaya gelmedim dünya bana geldiydi
Mustafa Köneçoğlu (Hece, 204)
Sabahları uyandığımda evlerin devcileyin yükselişine üzüleceğim
Ezilmiş gidişlerin acıyan yerlerine güller sererim görmezsin
Her mavide güller senin için sererim görmezsin; uyan da gör
Vural Kaya (Hece, 204)
Bunca ölümlü arasında çıkmayınca güle sarhoş
Bağ bozulur cevizler düşer koca gövdesine kazınır
Göğe karşı uyanır bir kuş bakar yuvası bomboş.
Yahya Kurtkaya (Hece, 204)
Boşlukta tekrarlanmak gibi balkonların ayağına takılmak…
Okuyamasaydım dudağını/ çıkamayacaktım çilenin sabahından
Derviş taklidi yapan zencilerin/nedenlerini, niçinlerini topluyorum
Sis çöküyor şehre
Ümit Zeynep Kayabaş(Hece, 204)
Hep çıkmaz sokak başlarını tutuyorsun
Giren çıkmıyor çıkan bir daha girmiyor
Yalnız adam gölgesini eziyor kalbini acıtıyorsun
Tuhaf mevsimler seçiyorsun kendine yaza kar düşüyor
Mustafa Oğuz (Hece, 204)
ardıç kuşu tükürerek geçiyor
kalemler ve köprüler üstünden
şemsiye oluyorum başıma
bir başıma bir baş soğanla
doğruluyorken dünyamın direği
Betül Aydın(Hece, 204)
Fatma Şengil Süzer
İZDİHAM