1) Özne nedir?
Bu soru kartezyen özgür özne varsayımını tartışıyor. Maddi bir temele dayalı, deterministik tabiat (fizik ve kimya) güçleri tarafından yönetildiği aşikar bir organ olan beynin bir fonksiyonu olarak “özgür-özerk özne” mümkün müdür?
Özne kendiliğinden, doğal bir varlık mıdır, yoksa toplum tarafından, dil vasıtasıyla kurulan bir olanak mıdır?
2) Özgür özne denilen, toplumsal yapıların belirlemesinden ne denli özgür olabilir? Özgürlük tamamıyla bir yanılsama mıdır, yoksa özgürlüğün mümkün olduğu deterministik toplumsal etkilerden azade bir alan var mıdır? Varsa bu alanı tanımlamak mümkün müdür?
3)İnsan kendisine yabancı mıdır, değilse kendini neden öyle hisseder? Eğer yabancıysa hangi dış ve iç güçlerin etkisi ile yabancılaşmıştır kendisine? Ve yabancılığını nasıl aşabilir. Yabancılığını aşabilirse ulaştığı gerçek kendiliği nedir? (gerçek kendilik ya da insanın özü diye bir şey var mıdır?)
4) İktidar (otorite) toplumsal hayat söz konusu olduğunda kaçınılmaz bir olgu mudur ve iktidarın (otoritenin) kaynağı nedir, meşruiyetini nereden alır? İktidarın söz konusu olmadığı bir toplumsal hal (anarşinin hüküm sürdüğü bir toplumsal düzen(?)) düşünebilir miyiz? Özne ve iktidar arasındaki ilişki nasıl olmalıdır? Otorite ile araya konulması gereken mesafe nedir? Daha özgür bir topluma ulaşmanın yolları nelerdir?
5) Dünya genelinde toplumlar ekonomik ve teknolojik olarak “ileriye” gitmekle daha “iyiye” doğru mu gitmektedir? Mutluluğun sırrı ilerlemede midir? İlerleme hangi sınırlamalara tabi olmalıdır ki, aynı zamanda insanlık için hayra vesile olsun.
6)Mutluluk başarılması gereken içsel bir mesele midir? İnsanın dış dünyayla etkileşimi mutluluğunda ne ölçüde rol oynar?
7)İnsanları ve doğayı çevreleyen (Hegelci manada) büyük bir “akıl” var mıdır? Varsa bunu bilebilir miyiz? Büyük patlama, karanlık madde, paralel evrenler, tanrı parçacağı gibi konulardaki spekülasyonlar, kuantum mekaniğinin açtığı yepyeni ufuklar-olanaklar insanın evrende bu güne değin farkedemediği “büyük aklı” ortaya serecek mi?
8)İnsanın ufku nedir? Şu an olduğu hal ile insan mükemmelikten uzak ve oldukça sefil bir dünyaya hapsedilmiş görüntüsü veriyor. Bu hep böyle mi kalacak. Bir kaç on ya da yüz bin yıl sonra ortadan kalkacak anlam duygusuna haiz olmayan bir tür müyüz? Yoksa sınırlarımızı aşmayı, kalıcı olmayı başarabilecek miyiz? Aşılması gereken sınırlar nelerdir? Nietzsche’nin üstün insanı gelecekte kazanacağı teknik olanaklar sayesinde mümkün olacak mı? Çok zeki, mutlu ve ölümsüz varlıklar olabilir miyiz? Başka dünyalar, elimizdeki biyolojik manipülasyon yetenekleri sayesinde canlılar yaratabilir miyiz? Bütün bunların gerçekleşmesi halinde elimize ne geçer? Böyle bir şey lüzumlu ve faydalı mıdır? Takip ettiğimiz yol o ufka doğru mu gitmektedir?
9)”Anlam” denilen şey nedir? İnsanı yaşadığı dünyada özel kıldığını düşündüğümüz anlamlılık duygusu metafizik bir olguya işaret etmiyorsa maddi dünya ile ilişkisi nedir? Anlam uçucu, maddi ağırlığı olmayan salt zihinsel bir (epi)fenomen ise davranışlar ile harekete dökülüp dünyayı etkilemeyi nasıl başarabilmektedir? Eğer anlam, maddi olarak örgütlenmiş bir yapının yine maddi bir özelliği ise niye salt zihinsel bir fenomen gibi algılanmaktadır?
10) Bilinç ve bilinçlilik nedir? Zihnimizin içinde, komuta merkezinde oturmuş düşünceler üreten bir insancık (homunculi) olabilir mi? Eğer öyleyse bu insancığın düşüncelerini kim üretiyor? Eğer yoksa, ben dediğim beynin topyekün ve eşzamanlı bir faaliyetinin ürünüyse nasıl oluyor da kendimi böyle (içimde tekil bir varlık gibi hisseden ruh ya da öz varmış gibi) algılıyorum?
Can Güngen
İZDİHAM