Ferhat Toka, Fenomenliğin Tragedyası
Körlerle dolu bir dünyada bakışlarımızı elimizden aldılar.
Karşı Pencere – Ferzan Özpetek
21. yüzyıl dünya tarih sahnesinin en çarpıcı dönemidir dersek, yanılmış ve yanıltmış olmayız. 60’lar, 70’ler, 80’ler ve 90’lardan sonra milenyum çağı ile gelişen teknoloji ve bu teknoloji ile birlikte internetin yaygın kullanımı ile birlikte sürekli tartışılan bir şey vardır:
İnterneti nasıl daha faydalı kullanabiliriz?
Bu sual gündemimizi yıllarca meşgul etti. İnternetin yaygınlaşmaya başladığı yıllarda, özellikle ülkemizde teknoloji programlarında bu suale ilişkin birçok yayın yapıldı ve bu konuya ilişkin birçok yazı yazıldı. Bu bilgilendirme yolları bir işe yaradı mı peki? Bu konuda müspet bir cevaba ulaşmak zor.
İnternetin yaygınlaşmasıyla birlikte özellikle sosyal medyanın da bir virüs gibi bireyler üzerinden toplumlara sirayet etmesinden sonra toplumların, özellikle üretimden yoksun fakat tüketimi bir hayat felsefesi haline getirmiş toplumların hızlı tüketim aracı haline geldi.
Like ve retweet almak ekmek-su gibi bir ihtiyaç halini aldığı, atılan her twitin, yüklenen her videonun bir öncekinden daha çok beğeni ve paylaşım alması, twitlerin retweet edilmesi dertlerimizin en üst sırasını meşgul etti ve etmeye devam ediyor. Hayata dair tüm umutlarımızı sahte sözcüklerin oluşturduğu cümleler ve kamera önünde yaptığımız samimiyetsiz şovlar süslüyor artık.
Sosyal medyada seviyenin düştükçe yaş ortalamasının da düşmesi en trajik konulardan biri olup, sosyolojik ve psikolojik olarak incelenmek durumundadır.
Sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla tanınma, beğenilme ve bahsedilme hırsı ortaya dijital insanlar diye tabir edebileceğimiz bir insan türü de meydana getirdi. İlkel çağlardaki en güçlü adamın en çok şeye sahip olması, günümüzde en çok takipçisi olanın en güçlü olması ile eşdeğer durumu halini aldı. İnsanlık tarihi boyunca güç ve güce tapma olgusu hiçbir zaman insanoğlunun gündeminden çıkmadığı, insanı ömrünün sonuna kadar esir aldığı tarih sahnesi önümüzde duruyor.
Bu durumun sadece tanınma ve beğenilme hırsı ile de açıklanması işin ekonomik boyutuna haksızlık olacaktır. Bugün çektiği, içeriğinde hiçbir şey olmayan saçma videolardan kazandığı para ve ün ile kendisini sinema yıldızı olarak da piyasaya sunan bir çok birey önümüzde duruyor. Youtube için durum ne kadar izlenirse, o kadar para alırsın, İnstagram içinse ne kadar fav o kadar para. Oyun oynarken çekilen videoların milyonlarca izlenmesi ve like alması, yüzüne sürdüğü kilolarca boyayı kahkaha atarak anlatan kişinin de aynı şekilde milyonlarca izlenmesi, içerik bile barındırmayan videoların maddi karşılığının olması, saçmalığın ve cehaletin ne kadar rağbet gördüğünün de bir göstergesidir.
Asıl en çok dikkat edilmesi gereken husus, sosyal medya fenomenlerinin, izlenme ve like alma durumlarına göre psikolojik durumlarının değişkenlik göstermesi. Youtube fenomenleri üzerinden örnek verecek olursak, dün yüklediği videonun birkaç gün içinde milyonlarca izlenmesi, akabinde birkaç gün sonra yüklediği videonun da izlenme rakamı binleri geçmediği zaman girdikleri psikolojik buhrandan kurtulmaları bir hayli güç oluyor. Bu durum öncesinde bir kaygı hali yaratsa da daha sonraları içsel şiddete evriliyor. 19. ve 20. Yüzyılda ünlüler, daha rahat gezip, dolaşabiliyorlarken ve çok az ünlü diyebileceğimiz insan varken, şimdi günümüzde bu rakam bin katına çıkmış durumda. Bunun psikolojik geri dönmesi de çok farklı tabi.
Bugün dünya üzerinde yüzlerce internet fenomeni daha önce başarılı oldukları işte daha sonra başarılı içerikler üretemedikleri için intihar etmiş durumda. Bu olay tabi son olacak gibi durmuyor. Tanınma ve beğenilme ihtiyacı insanın kendi öz benliğinde olduğundan dolayı eğer bu beklenti bir karşılık bulmadığı taktirde büyük yıkımlar ortaya çıkıyor.
Bugün dünya üzerinde bu kadar trajik vakanın olduğu ortamda, buna ilişkin görsel ve yazılı yayın organlarında önümüze konan bu psikolojik vakaların da çözümüne ilişkin ciddi çalışmalar yapıldı ve yapılmaya da devam ediliyor.
İnsan ne yapmak istiyorsa dış etkenlerden etkilendiği şeylerden dolayı yapmak istiyor. Kendi potansiyelini ve kapasitesini bilmeden ve tartmadan kapasitesinin dışına çıkmaya çalışıyor. Bunu başaramadığı vakit de büyük bir hüsran yaşayıp önce çevresine sonra kendisine küsüyor. Sosyal medya fenomenlerinin daha çok tıklanan, daha çok like alan, daha çok kazandıran içeriklerden uzak durması kendi psikolojileri açısından da iyi olacaktır. Sadece galibiyete değil, yenilgiye de talip olmalıyız. İnsan kendini ikiye ayırmalı ve hep diğer bir yarısını kendi sıhhati için yere sermelidir.
Ferhat Toka
İZDİHAM