Çingene kadınlarının sırtlarında taşınıyorum,
bir hiçlik adeta bendeki çığlığımı duymayan sizlere
söylenmezken ölümüm radyoda
kalbimdeki söküğü teğellemeye kelimeler yetmez
dün gece kara bir kefen gibi üzerime giydiğim
allı pullu sen, yıldızlara konu olan sen, gölgeme çelme takan sen
yaşıyorum san diye,
gördüğüm rüyadan kendimi cimcikliyerek uyandırdığım ben
hiçlikte buluşalım ben ki o zaman taşırım ahrazlara seni
karşımdaki masada seni görürken ben
dostumun gözlerinde mutlu olurken hüzünlendim bir seher vakti
söz verdim kendime dede mesleğinden kalma bir iğne ve iplikle
güneş sana yünden yazlık bir sako dikeceğim hemde naftalin kokulu
belki üzerine giyinemeyeceksin, avuçlarına sinecek emeğim
terk ederken seher vakti bir ölümü
ölüm ki keyiflidir,
ölmesini bilene.
izdiham