Hatice Çay, Yaşamak Ölüm Ağrısıdır
biliyorum çok geç kaldım ölmek için
aslında o hastanede tam da doğduğum gece
aylardan eylülken ölüvermeliydim
şans bu ya olmadı hem kader
bugünlere sürüklendim
bir şeyim neyim bilmiyorum Ya Rabbim
sıram ne vakit gelir hangi kuyrukta beklemeliyim
belki de ben hep yanlış kuyrukta bekledim
ondan gülmek nedir bilmedim
halbuki ağlamanın hasını biliyorum
biliyorum çok geç kaldım yaşamaya çok geç
o filiz çağımda tam da onbeş
gülmeliydim sonra yürümeli büyümeli
bir aşkın engin dallarında
seni görmeli
ne ki şehrim uzak sen farklı
başka diyarların Tahir’i
Zühre değildim üstelik ne fayda
kesişmezdi kaderimiz bu yolda
halbuki ben Leyla olmanın hasını biliyorum
vaktiyle şöyle dedim: kimsenin leylası
hâlâ da öyleyim yanık türküler düzeyim
o değil de yine gördüm Farkhunda’nın cennet yüzünü
önce kan sonra taş sonra dam
cayır cayır yanıyor yanan insan
ben şimdi ne demeliyim
halbuki ben kovulmayı iyi bilirim
kaldırım can çekişir geçersem şayet
ya benim hayatım nasıl direniyor
yaşamak ölüm ağrısıdır dedim
ölene kadar hiç geçmiyor
Hatice Çay
İZDİHAM
bilemedim bilgimin putlara dayanak olduğunu
bilimsel bulguların zihin açıcılığını
bilemedim yarınlara sessiz kalan kavmimi
bilemedim insanüstü düşünmenin hacmini
çok kolaymış tersyüz etmek baharı
ekmekle yatıp ekmekle kalkmak
sefaleti solumak en derinlerde
bilemedim tanrısal raksın cüzi iradedeki payını.