Hece Dergisi 207. sayısından Fatma Şengil Süzer mısralar seçti
Fatma Şengil Süzer, O mısralar var ya.
Bana sor ne oldu, bir şey bilecek halde değilken
Anlatılmayan oldu, uçukla
Biletler alınmıştı, fırtına koptu bir uçukla başladı fırtına
Tuzdan bir duvara yaslanıp bronşlarıma baktım
Taşın demirin toprağın yaprağın tozunu kusan akciğerlerimin rağmına
Lâ-yüs’el benim ama bana sor
Hayriye Ünal
(Hece, 207)
kelebeklerden başka var mı
kalbimizi manşetten verecek gazete?
Bunca pırlanta masal dururken
bacalar hiç şehre bizi kolye takar mı?
…..
bütün kopuk düğmeler, bütün dikenlerde
ikimizden başka geride yok atı lâl
kirazlar aşkına vuruşan şövalye!
Mustafa Muharrem
(Hece, 207)
Bu göğü burda herkes tanır, altında birbirimize çok kıydık
İçi boş hurma kütükleri gibi ne güzel çoğaldık topraktan
Pahalıya mal oldu, kılıç kınını kesmez, diyenlere kanmamız
Şeytanın yongası çıkıyor hep Kabil’in etine gömdüğü bıçaktan
Ali Emre
(Hece, 207)
solumdan geçiyordu aslan
iz süreyim dedim üzüldüm kaldım
üzülmek dedi: iz süren âşığın sinesine
zamanın geçirdiği pençe.
Yahya Kurtkaya
(Hece, 207)
Sizin o dik duruşlarınıza karşı dik bakışlarınız
Yok muydu?
Ârafından, baygınlıktan, affedersiniz
Halkalarından sürekli serçeler saçan
El edip de çıksın bir kere
O kindar kılıç
Şenol Korkut
(Hece, 207)
Evini ve vakitleri unutan çocuklar
Bahçesinde büyürken üzgünlüğün
Sordum kendime zerdali, nasıl bir ağaç
Ak/Şam neden karanlık bir şehir…
İbrahim Gökburun
(Hece, 207)
niye acıtıyordu, akciğerinde ne vardı
duman değil, is değil ne vardı
saatler geçmişti sanki üzerinden
soğudu çocuk, ben çalıştım
ofis adında bir yerde yaşamanın zorluğuna inat
o çocuğa-
kahvaltısında acı vardı
Ertuğrul Rast
(Hece, 207)
İkimizden biri, apayrı kederleri, eprimiş biraz bende
Çünkü şimdi öldürerek dalgalanacak, işte
Saçlarını ikiye ayırıyor
Bütünkelimeleribitiştirmekistiyorum
2008’de ölmedim çünkü imansız-
Binip arabalarına uzaklaşıyor, çünkü yamalıbilge
Bana kâfidir 128 kez dikili tevbe
Nergihan Yeşilyurt
(Hece, 207)
sonra biz
seninle oraya hiç gitmedik
hiç sormadık kaç ezan geçti diye annelere
oğulların sesleri üstünden
kış oldu eğilip de toprağın kulağına
hiç dil dökmedik iyi sar emi üşümesinler diye
o geceden sonra biz
kalbimiz değil ama dilimiz kurumuştu muhakkak
biz seninle bunları hiç konuşmadık
Dilek Kartal
(Hece, 207)
ben eşiği atladım
dilim çözüldü, bağım bozuldu
sürçen kelimelerle birer birer öldürüldü
-öğrenciler ellerinde kalın sayfalı defterlerle
sınır dışı edilirken-
mısralar!
yine de söylüyorum
/hiç neşesiz değildi hayat
Hasan Hüseyin Çağıran
(Hece, 207)
Kuşların cıvıltısına saklıyorum tüm hayretimi
Telaşım bulaşıp da dağılınca gamzelerine
Şen bir bahçeye dönüşecek varlığın
Kuşların ağzında gül sesleri
Enes Talha Tüfekçi
(Hece, 207)
İlikle gömleğinin küskün yakalarını
Ki hep bir umursamazlık gibi gelecek bana
Yanağına iğne batırılmış o suçlu resimler
İlhan Kayhan
(Hece, 207)
Parmaklarının ucunda yürüyerek dolandır beni dünya
akşam ezanından önce eve dönmeliyim
burada kişisel gelişim zırvalarını sevmezler
bir sigara verir misin?
Enes Kılıç
(Hece, 207)
Fatma Şengil Süzer hazırladı. Kendisine teşekkür ediyoruz. Yine yeniden. Dergiler kendisiyle irtibata geçtikleri takdirde onların da tanıtımları İzdiham’da tanıtılacaktır.
İZDİHAM