Hüseyin Akın, Çağrılan Yakup
Ben size söylemiştim, bana işiniz düşer
Gelmeyen mektup gibi düşerim aklınıza
Dünyanın gözyaşını bana sildirir bu halk
Oysa benim aklımdan bir sürü dize geçer
Az sessizlik isterim dayanıp kapınıza
Bu aynanın gözü kör, bu kantar eksik tartar
Ben geç doğdum diyedir, hepsi benim yüzümden
Öyleyse bu cümleyi yeniden kuruyorum
Nasipsiz sürünmeye dünya yetip de artar
Bir kere Yakup dedin, hiç çıkmadım sözünden
Sekiz sütuna manşet mahcup küçük ilanlar
Göğün yer sofrasında beni adımdan vurdu
Boyuna söylenmekten bestelenmiş yalanlar
Bütün tavşanlarına küsmüş bir dağ idim ben
Yokluğumu ilk önce müflis sahaflar duydu
Tellallara yükleyip her yere dağıttılar
Çiğneyip de geçti hamili kart yakinleri
Kolay kavransın diye Yakup’a kulp taktılar
Ekranlara çıktılar geçmeyince kinleri
Sevmeden evlenmeyi iyice abarttılar
Ya bize bir cümle kur, haydi yanaşık düzen
Düztabanmış memleket ya da Yakup askere
O kadar cevap var ki sorusunu bekleyen
Küçücüktür gözleri uzaktan çağrılanın
Hayat konuşup durur, ölüm bile rastgele
Hüseyin Akın, Karabatak 40
İZDİHAM