Nurettin Topçu üstadımız ‘üç hâkimin hükmünde hata aranmaz’ diyor. ‘Kalbin, kaderin ve ölümün.’ Dizlerimizi kırıp kaderin karşısına oturduk ve ‘ne diyecek’ diye merakla bekledik. Sonuç olarak, işte buradayız.
Hep söylüyoruz, yine söyleyelim: Allah, yeniden başlayanların yardımcısıdır. Bunun yanı sıra, Zeynep Arkan’ın Taşınmak başlıklı şiirinde geçen şu dizeyi de hatırlatmak isterim: ‘Atılan adımların acemiliğidir taşınmak.’ (İkrar, Sayfa 9)
Evet, ilk adımımız yahut yazımız olması nedeniyle, hatırı sayılır bir acemilik yaşadığımız söylenebilir. Bu acemiliği, inşallah kısa sürede atlatırız.
Bugünden itibaren, haftada iki kez bu sütunda yazacağız. Çarşamba ve Cumartesi.
Yazılarımızda, mümkün mertebe, siyasetten ve gündemin geçiciliğinden uzak duracak, daha kadim meselelere yönelmeye çalışacağız. Bir anlamda, haber değeri olmayıp da edebi değeri olan konulara değineceğiz. Dışımıza değil, içimize bakmaya gayret edeceğiz. Yazılarımızın çıkış noktası ise Mustafa Kutlu hocamızın şu cümleleri olacak:
‘Bir şey yap güzel olsun. Huzura vesile olsun, rikkate yol açsın, şevk versin, hakikate işaret etsin.
Bir şey yap doğru olsun. İnsanları yalanın ve yanlışın bataklığına düşmekten korusun. Rüzgâra ve akıntıya kapılmasın; kırılsın lakin eğilip bükülmesin.
Bir şey yap adil olsun. Haktan hukuktan ayrılmasın. Zalime haddini bildirsin, mazlumun payını versin.’ (Hüzün ve Tesadüf, Sayfa 15)
Bir Şey Yap başlıklı bu yazıda, ‘hürmet’ ve ‘merhamet’ kelimelerine de kuvvetli vurgular yapılıyor. Bu iki kavram, Allah’ın izniyle, anahtar kelimelerimiz arasında yer alacak.
Topçu, ‘Ahlak eğitiminin başında hürmet duygusu gelmektedir. Çocuğa ilk sunulacak olan, hürmet duygusudur’ der. Bir de şu: ‘Birliğe ulaştıracak yol, hürmet yoludur: İlme hürmet, ecdada hürmet, bütün samimi isteklere hürmet…’
Evvela emeğe hürmet edecek, kıyıcı ve yıkıcı davranmaktan kaçınacağız. Eserleriyle bir dünya kurmuş olanların, cümle bile kuramayanlar tarafından kıyasıya ‘eleştirildiği’ bir devirde, hak ve hakkaniyet neyi gerektiriyorsa, onu yerine getirme gayreti içinde olacağız. (Hatırlatmak gerekir ki, istediğini söyleyen, istemediğini işitir.)
Bir kilo un, üç bin buğday tanesinden meydana geliyormuş. ‘Emek’ dediğimiz şey, tam manasıyla budur. Ekmek ise buğdaydan daha değerlidir. Buna da ‘işçilik farkı’ diyelim. Dolayısıyla, sadece ekmeğin fiyatıyla ilgilenmeyecek, serüvenini de daima aklımızda tutacağız. (Ekmeğe hürmet ediniz. Hadisi Şerif)
Merhamet ise insan ruhunun kurucu unsurlarından biridir. Merhamet duygusunu yitiren kimse, bir daha kazanamamak üzere kaybetmiş demektir. Bu yüzden, merhamet etmeye önce kendimizden başlayacak, sonrasında pişmanlık duyacağımız işlerden ve ifadelerden uzak durmaya çalışacağız.
İlgi alanlarımızdan biri de, mütedeyyin camianın gidişatıdır. Son yıllarda, birçok arkadaşımızın hayatına fikirler ve insanlar değil, maalesef imkânlar yön vermiştir. Yine, İsmail Kara hocamızın ifadesiyle, ‘Fikir ve dava öncelikli başlayan birçok hareket, maddiyat ve başarı öncelikli bir hat üzerinde’ ilerlemeye başlamıştır.
Modern hayatın yorucu ve bozucu etkileri, kanaatime göre, en çok bu kesimde kendisini göstermiştir. Kiraz, güzelliğine güvendiği için kurtlanırmış. Durumumuz belki de budur. Ve bu meseleler, güler yüzlü ciddiyet eşliğinde yazılmalıdır. Kimseden korkmadan ve kimseyi korkutmadan.
İsmet Özel, ‘Modern zamanlar, insanların değil, kalabalıkların mutluluğunu düşünür’ demişti. Hem kalabalığın bir parçası olmamak için direneceğiz, hem de mutsuz olacağız. Çünkü bu kadar derdimiz ve meselemiz varken, mutlu bir insan olmamızın imkânı yoktur.
İbrahim Tenekeci, Yeni Şafak
İzdiham