1966’da ‘Hareket’ olarak yola çıkan, 1977’den beri ‘Dergâh’ adıyla yoluna devam eden yayın dünyamızın köklü yayınevinin hikayesi ‘Mekanlar ve İnsanlar’ adıyla belgesel oldu. Belgeselde konuşan, yayınevinin kurucusu Ezel Erverdi ve Prof. Dr. İsmail Kara ile birlikte yarım asrı aşkın bir süredir Dergâh’ın yükünü omuzlarında taşıyan yazar Mustafa Kutlu: “İçimizdeki heyecan, hak ve hakikat yolunda olmak bizi buralara getirdi. Buraya her geldiğimde bayram çocuğu gibi seviniyorum… Ama artık sona geldi, ‘İçimizdeki heyecan Dergâh’ı buralara getirdi’.
SALİHA SULTAN
Nurettin Topçu’nun sadık şakirtlerinden Ezel Erverdi tarafından 1966’da ‘Hareket’ adıyla kurulan, 1977’de ‘Dergâh’ olarak yoluna devam eden, sancılı bir dönemde muhafazakar kanadı besleyen bir yayınevi bu yıl 55’nci yılını kutluyor.
Remzi, Ötüken, İnkılap ve Aka, İnsan gibi Türkiye’nin en köklü yayınevlerinden biri olan Dergâh, amatör ruhla kurulduğu 55 yıl önceden bugüne yayınevinin ağırlığını uzun yıllar omuzlarında taşıyan Mustafa Kutlu’nun deyimiyle, ‘para yok, iş çok’ şiarıyla ulaştı.
Yolculuğu boyunca ideolojik kavgaların daima dışında duran Hareket ve Dergâh, Nurettin Topçu, Cemil Meriç, Kemal Tahir, Mehmet Kaplan, Orhan Okay, İnci Engünün gibi isimleri nesillere tanıtmakla kalmadı, Kuşeyrî, Kelâbâzî, Taftazânî, İbn Haldun gibi İslam kültürünün temel klasiklerini ve Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi’ni de düşünce dünyamıza kazandırdı.
Dergâh Yayınları’nın üç emektar hizmetkârı bir arada. Soldan sağa Ezel Erverdi, Prof. Dr. İsmail Kara ve Mustafa Kutlu.
Peki edebiyatın ‘Dergâh’ının bu uzun yolculuğunun arkasında nasıl bir ruh var? O ruh, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Dr. M. Sami Okumuş’un yapımcılığını ve yönetmenliğini üstlendiği ‘Hareket’ten Dergâh’a Bir Yayınevi Hikayesi-Mekanlar ve İnsanlar’ belgeseliyle artık kayıt altına alındı. Proje danışmanlığını ve Dergâh’ın yolculuğunun anlatımını yayınevinin yükünü yıllardır Mustafa Kutlu ile birlikte sırtlanan Prof. Dr. İsmail Kara’nın üstlendiği belgeselde, Ezel Elverdi, mahdumu ve yayınevinin bugünkü sahibi Asım Erverdi ve M. İhsan Kara’nın söyleşileri de yer alıyor.
Belgesel, kuruluşundan günümüze İstanbul’un tarihi yarım adasında birçok adreste hizmet veren yayınevinin mekanlarının ve ruhunun yanı sıra, mimarisi hızla değişen İstanbul’da izleri silinmek üzere olan bir devire de ışık tutuyor.
‘ARTIK SONA GELDİK, YAĞMUR DURDU’:
İlk gösterimi, Marmara Üniversitesi Göztepe Yerleşkesi Dr. İbrahim Üzümcü Konferans Salonu’nda gerçekleşen İngilizce alt yazılı belgesel, Prof. Dr. Kara’nın Hareket’in ilk adresi olan Nuriosmaniye’deki binanın önündeki anlatımıyla başlıyor. Belgeselde, Kutlu kısa zamanda bir sohbet mekanına dolayısıyla edebiyat mahfiline dönüşen ofisin hasır oturaklarını Cahit Zarifoğlu ile birlikte aldıklarını aktararak, “Taksiye binecek paramız da yoktu, hasırları sırtımıza yüklendik, taşıdık” diyerek, verilen emeklere dikkati çekiyor. Kara da yayınevinin etrafında şekillenen ‘hareket’ dışında, içeride kurulan dostlukların hikayesini de anlattığı belgeselde, uzun yıllardır kader birliği ve dostluk yaptığı ve ‘ağabey’ dediği Kutlu ile yayınevi sayesinde tanıştığını, yıllar boyunca yazdığı hikayelerin ilk okuyucusu olduğunu da mutlulukla dile getiriyor. Türkiye’nin iktisadi olarak zor günler yaşadığı yıllarda yayıncı olarak yaşadıkları zorlukları, yıllar içinde kat edilen mesafenin haklı gururuyla anlatan Kara’nın paylaştığı anılarda yolu Dergâh’a düşen İsmet Özel, D. Mehmet Doğan, Ahmet Tabakoğlu, Beşir Ayvazoğlu ve Abdullah Uçman gibi edebiyat dünyamızdaki birçok değerin ismi de geçiyor. Günümüzde, koridorlarında “Şu çok satan yazarı da bünyemize katarsak köşeyi döneriz” muhabbetinin yankılandığı birçok yayınevinin aksine, kısa vadede bir şey getirmeyen ama 55 yıllık zaman diliminde bir ‘dava’yı nesillere aktaran Dergâh’ının hikayesini aktaran belgesel, Kutlu ve Kara’nın yayınevinin Binbirdirek’teki son durağındaki sohbetiyle sona eriyor. Son sahnede yayınevinin şu an Erverdi’nin, Kara’nın oğullarına emanet olduğunu söyleyerek “Gözüm arkada değil” diyor Kutlu, ardından dostu Kara’ya muhabbetle bakıp ekliyor: “25 yıl aynı odada kaldık… İçimizdeki heyecan, hak ve hakikat yolunda olmak bizi buralara getirdi. Buraya her geldiğimde bayram çocuğu gibi seviniyorum… Ama artık sona geldik, yağmur durdu…”
TV ve FESTİVALLERDE GÖSTERİLECEK
Belgeselin yapımcısı ve yönetmeni Dr. M. Sami Okumuş, çekimlerin 5 yılda tamamlandığını belirterek, amacı ise şu sözlerle aktarıyor: “Belgesel filmin temelini oluşturan asli fikir, 1966’dan günümüze İstanbul’umuzun tarihi yarımadasında birçok adreste hizmet veren ve tarihte önemli izler bırakan Hareket ve Dergâh yayınlarının basın, yayın ve hizmet serüvenleri içinde mimari olarak çok hızlı bir değişim içinde olan bir coğrafyada izleri daha fazla silinmeden bu mekanları tespit etmek ve araştırmacılığın bilgisine sunmaktı.” Okumuş, belgeseli henüz çevrimiçi ortamda yayımlamayı düşünmediklerini belirterek, izleyicilere ulaştırmak için TV kanalları ve festivallerle görüşmelerin sürdüğünü kaydediyor.
TOPÇU, TİCARETİN İNSANI BOZACAĞINA İNANIRDI
Erverdi, belgeselde 1967’de Hareket’ten çıkan ilk kitabın Topçu’nun ‘İradenin Davası’ eseri olacakken, Kaplan’ın ‘Nesillerin Ruhu’nun yayımlanmasını ‘kaderin cilvesi’ ifadesiyle aktarıyor. Kader cilvesini yıllar sonra tekrarlayacaktır, Dergâh’ta Topçu eseri yayımlamaya hazırlanırken, ilk kitap yine Kaplan’a nasip olacaktır. Erverdi’nin döneme dair anlattığı bir diğer önemli konu da, Muhammed Ali’nin ortalığı kasıp kavurduğu zamanlar Mustafa Kutlu’nun kaleme aldığı ve Hareket’ten çıkan ‘Allah’a Adanan Yumruk’ kitabıyla ilgili. Boksörün bir posteriyle satılan kitap büyük ilgi görür ancak yayınevinin kuruluşu sırasında ‘Babıali kurtuldu!’ diyen Topçu, ‘popüler’ bulduğu ilk yayınlardan rahatsız olur ve tepkisini sert bir şekilde dile getirir. Erverdi, Topçu’nun Hareket’in kapatılması isteğini söylediği anı, belgeselde hala o dakikaları yaşıyormuş gibi bir mahcubiyetle şöyle aktarıyor: “Topçu ticaretin insanı bozacağına inanırdı. O yüzden çok kızdı, beni çağırıp ‘Yayınları ve dergiyi kapatın!’ dedi.” Kutlu ise kendi yazdığı ancak Bekir Toprak adıyla yayımlanan kitaba gelen bu tepkiyi olgunlukla karşılayarak, “Bu bize de sirayet etti ve bu tür neşriyattan elimizi çektik” diyor.
Karar.com
04.10.2021
İZDİHAM