EVDE OLMAK
Küçük kız, yalnızca dört yaşındaydı. Aklı birçok şeye yetmiyordu henüz. Annesi yaşamlarındaki büyük değişimi kavratabilmek için, kızını dikenli tellerin yanına götürdü ve uzaktaki treni gösterdi.
-Ne güzel değil mi? Bak bu tren bizi evimize götürecek.
-O zaman ne olacak ki?
– Evimize kavuşacağız!
-Peki ev ne demek? diye sordu çocuk.
-Bundan önce yaşadığımız yer demek.
-Orada ne var?
– Oyuncak ayıcığını hatırlıyor musun? Belki bebeklerin de duruyordur?
-Anneciğim peki orada gardiyan var mı?
-Hayır yok.
– O zaman, dedi: Oradan kaçabilir miyiz?..
DANIŞMA
Tam on dört yıl, girişte, küçücük bir sürgülü camın ardında oturup durdu. Kendine sorulacak o bildik iki soruya yanıt verebilmek için.
-Montex ofisleri ne tarafta?
-Birinci katta, solda.
Ve ikinci soru:
-Lastik Atıkları İşleyicisi nerededir?
-İkinci katta sağdan ikinci kapı.
Bu işi on bir yıl başarıyla sürdürdü. Her gelene teklemeden bilgi verdi. Ta ki bir gün camın önüne dikilen kadın, sorusunu yöneltene dek:
-Montex ofislerine nasıl gideceğim?
İşte o an birden uzaklara daldı ve dudaklarından şu cümleler döküldü…
-Hepimiz hiçlikten geldik ve o lanetli hiçliğe döneceğiz!..
Kadın onu şikâyet etmekte gecikmedi. Ancak şikâyet dilekçesi incelenerek geçersiz bulundu.
Olay da büyütmeye değmezdi hani.
Istvan Örkeny- Bir Dakikalık Öyküler
Macarcadan Çeviren: Sevgi Can AysevenerİZDİHAM