İtibar Dergisi 30. Sayısından Mısralar Seçtik
Tutuşmuş şafaktan yürekte fitil
Ne kadar üflesem sönecek değil
Ettim de bu rüsvay dünyaya kavil
Kısırmış günleri nesli yoğ imiş
Kendisi toprakta mintanı yerde
Gördüm ürüyamda havzı kevserde
Bildim Bahçededir yiyip içer de
Orda yoksullardan besli yoğ imiş
Süleyman Çobanoğlu
(İtibar, 30)
Uzak bir hatıra olan sevincin
Varsın bulamasın kimi dalları,
Bir su içmeden anlatılamaz
Ölmeyen bilmez bunu, yaşarken
Üzgünsün, haklısın – kazadır kader
…..
Bizlere bakarken nedir gördüğün
Yalancının verdiği güven mektubu
İşleri ters giden o yorgun sular
Yalnızca yazılan, okunmayan hiç
Varmadan kurumuş – kadim ve yetim,
Bir hikmeti yoktur belki de bunun
İçinde sakini kalmamış lahit
Gibi bomboştur dünya dediğin
İbrahim Tenekeci
(İtibar, 30)
İstanbul herkesin tek memleketi, benim memleketim sen
Olacak şey değildi bir kadının ağlamasına muhtaç olmamız
Çok yorgunduk; insanlar, evler, sokaklar bir de kaldırımlar
Saatler şaşmak konusunda pek mahirdiler
Senin uyanmandan yapıyordum sabahı
Yeryüzünü sevmediğini biliyordum
Ama inan, mahalle kavgası gibiydi benim için dünya
….
Çok gizli bir formülü aşırır gibi
Baktığın yerleri seveceğim önce
…
Seni bir aşk kıblesi yapacak o kâfir felsefe
Kuzeyde bir sancı diye değiştireceksin adını
Erteleme maçı gibi değil, hayır
Başka bir şekilde yeneceğiz dünyayı
Mustafa Akar
(İtibar, 30)
Bu dizeleri çattın inanmak üstüne
Ruhun üşüdü yaktın birkaç kelime
Kalkmakmış insan, ışığı yaksın için
Toz alsın, havalandırsın, hohlasın ellerine
İnsan, kendine doğru bir adım
Said Yavuz
(İtibar, 30)
Kadınları ellerinde yazma oyalarıyla üç kuruş için, ya da zevkine
Kadınlar kapı önlerinde, kadınlar sırtlarında çocuk
ve kadınlar mahalleyi yırtarcasına ahenkli bir beddua…
karşıyaka bir semttir düşmemiştir henüz
devletten beklediği alt tarafı bir ekmek.
Tuba Kaplan
(İtibar, 30)
Günlerin elinden tutarak giden bir baba
Seferberlik türkülerinden kalma bir yüzle
İçinden geçirerek söylenmemiş olanı
Söyleyince bir keman kendini hatırlamaz mı?
Mehmet Tepe
(İtibar, 30)
Tek çocuk gibi kalbim hep mağdur
Bir tebessüme aç, bin geceye mağlup
Çığlıklar odamdan semâya doğru
Tek sıra hâlinde yürüyordur
Yağız Gönüler
(İtibar, 30)
dünya yıkılıyordu be cancağızım
yedi milyar insan içinde ben
benim nefes alamamam ne ki
dünya diyorum
beni aramıyorsun
dünya neden umurumda olsun ki
Dilek Kartal
(İtibar, 30)
sağlam bir dayak uyandırır tüm cesetleri
vuralım, vuralım bence temizlensin halılar
halılar ve pencereler temizlenince bayram gelir
bayramda haberlere konu olalım arabalarımızla
mala gelen cana gelsin
cana gelince uyanırız, o zaman düğün olur ancak
Melih Tuğtağ
(İtibar, 30)
Gözlerini süzünce şehirden geriye bir şey kalmıyor
insanlığı yerleşik hayata ikna eden çiçek
bilmiyordu
yerleşik hayat yerleşik acı demektir aynı zamanda
büyür içte sinsice
Mehmet Emin Küçüker
(İtibar, 30)
Rayların ikiye böldüğü şehirlerde
Kuşlar bile yetişmiyor pencerene
Sana çiçekler taşıyorum utanarak
İçimde hep, tohumun toprağa attığı tekme
Doğuştan sandım alnındaki iz
Hayır, seccaden vermiş ilk hediyeni
Vurmuş ayaklarını taze kunduran
Unutma, yokluk ölçülmez sayıyla
Gökhan Ergür
(İtibar, 30)
Açmayacak bir çiçektir Leyla
Yine de muska gibi takılı
Dudağında Arap kâğıdı
Geçerken kiraz ağacının boynundan
Söz söylemezdi, susmaktan gayrı.
Onun gördüğü, benim baktığım yerden
İnsanın alnına yazılmış
Yalnız dönen atlar, ıssız gözeden.
Soner Karakuş
(İtibar, 30)
Kar yağarken eriyen güneş mi gülüşün
Hatırladın aslında, gülümsemedin az önce
Yüzünün bir ev sahibi var, ama kim
Yerleşmemişsin, sığar her şey bir valize
Ara sıra balıklar, ara sıra, geçiyor, gözlerinde
Ağ yırtılmış, ha yakalanmışlar ha dönüyorlar denize
Sesler var
Sesler, yüz kemiklerinde
Sesler, saat sesleri belki de
Duyurmak mı istiyorlar bir şeyi
Bakanlara değil de
Derine
Cevdet Karal
(İtibar, 30)
Fatma Şengil Süzer
İZDİHAM