2020 yılının son sayısı olarak hazırlanan İzdiham 47, kapağında 2021’e umut ve iyilik aşılıyor. Kaderin üstünde bir kader olduğunu bizlere bir kez daha hatırlatan ön kapakta; hürriyet, mahcubiyet, vicdan, tevazu, sadelik, merhamet, adalet, hüzün, anne, umut, nezaket, iyilik gidi anahtar kelimelere de yer veriliyor. İzdiham 47’nin bize galibiyet heyecanı hissettiren kapak tasarımı, arka kapağında ”Doğmuş olmak ilk sakıncadır” diyerek bizleri belki de ilk mağlubiyetimizle baş başa bırakıyor.
Büyük bir heyecanla beklediğimiz yeni sayıda ”Yaşar Ercan, Gündüz Vassaf, Gökhan Özcan, Yankı Yazgan, Ali Ayçil, Elif Aşiran, Dilek Kartal, Bülent Parlak, Turan Karataş, Seda Nur Bilici, Ahmet Aslan, Sulhi Ceylan, Sümeyye Dursun, Rümeysa Kocaman, Abdullah Harmancı, Hüseyin Hakan, Cüneyt Gönen, Yasin Kara, Ahmet Enis Gürcan, Akın Akaoy, Onur Bayrak, Bekir Şamil Potur, Enes Aras, Mustafa Toprak, Faruk Sarıkavak, Tuğba Karademir, Halil Ecer, Vedat Milör” gibi isimlerin metinlerine yer veriliyor.
Dergi de yine ikinci sayfasında Özer Turan’ın hazırladığı İzdiham Maarif Takvimi bizleri karşılıyor. Tezer Özlü’nün ”Dünyada inanılabilecek binlerce şeyden biriydin ve ben, en uzun sana; sadece sana inandım.” sözüne de yer verilmiş. Takvim yine kısa metrajlı yazılarla büyük duygular uyandırmayı başarır nitelikte.
İzdiham’ın 47. sayısında ”Nasıl Yazar Olunmaz”başlığıyla Gündüz Vassaf ‘Yazarlar relamlarının yapılmasının peşinde koşar oldu. Okur da alıştı. Adını kitaplardan değil de reklamlardan bildiği yazarların peşine düştü.’ diyerek kitapçılarda karşımıza çıkan en çok satanlar raflarının nasıl oluştuğuna atıfta bulunur gibi.
Gökhan Özcan ”Belki de sen doğru soruydun hep, ben yanlış cevap!” diyerek kendimizle olan muhasebemizi tekrara sürüklemeyi başardı.
Ali Ayçil ise her zamanki tertemiz Türkçesiyle bize pazartesi günlerini hatırlatıyor.
Turan Karataş, ise yine engin edebiyat bilgisi ve anılarıyla bizi hem eskilere, hem de günümüze taşıyor yazısında.
Ahmet Aslan‘ın bu sayıda yazdığı metin ise daha önce hiç görmediğimiz bir arşivi bizimle karşılaştırıyor. Gazi Meclis’te Edebiyat başlığıyla yayınlanan metinde çok ilginç bilgilere ulaşacaksınız.
Bu sayıda Dilek Kartal’ın hayatından alınan bir durum bir çoğumuzun hayatında olanla örtüşüyor.
Bülent Parlak ise Düello şiiriyle karşılıyor bizi. Ve bizlere şöyle sesleniyor ”ben bu kadar az değildim, sadece her şeyi doğru anladım”. Şiiri yine kollarımızı yana düşürecek bir şiir.
Rümeysa Kocaman’ın bu sayıdaki çalışması babannesi ile yaptğı bir röportaj. Fatma Kocaman sözlerini ”Bir gün eşimi görmesem, on yıl görmemiş gibi olurum” diyerek bitiriyor röportajında.
”Var olmak, varlıklı olmak değil sadece. Yokluğunluğun farkında olmak.” diyen Yasin Kara geçtiğimiz günlerde İzmir’de başımıza gelen felaketten haber veriyor bize.
Ahmet Enis Gürcan ise bu sayıda, İran’ın en büyük yazarlarından olan Sadık Hidayet hakkında çizimiyle anektotlar düşmüş.
Sinema bölümümüzde Akın Aksoy, ”Yeşilçam Nasıl Yok Oldu?” onu anlattı bize.
Onur Bayrak yine kelimelerle tanıştırıyor bizi. ”Teoride her yere gider, gerçekte ise kendisinden medet umanı tüketir, incitir, bıktırır hem de hiçbir yere varamaz.” şeklinde yol tarifi yaptı bizlere. Çıktığımız yolda tükenerek hak verdik kendisine.
Enes Aras, boş yere hapiste geçen bir ömrün sahibi Mehmet Civelek’e sayfasında değinmiş. ” Bırakmadılar yaşayalım, bırakında yaşayalım.” diyor Mehmet Civelek. Söylenebilecek bütün sözleri gerisinde bırakıyor.
Ve son bölümde Vedat Milör karşılıyor bizi, ”Mutfağımız Dünyada Hatrı Sayılır Olabilir Mi?” diye önce bize sonra kendine soruyor. İçerisinde bizim de yer alacağımız özeleştirilerle sonlanan bir metinle bitiyor İzdiham 47.
Doğmuş olmanın sakıncasına takılsak da, İzdiham’ın yeni sayısı bize her şeye rağmen umuttan söz ediyor.
İzdiham’ın 47. sayısı özenle, emekle, titizlikle hazırlanmış bir sayı olmuş.
İzdiham Dergisinin 47. sayısına gazete bayileri, Karfur, Migros, kitabevleri, seçkin satış noktaları, internette kitap satış siteleri ve izdihambakkal.com’dan ulaşabilirsiniz.
Meltem Gülname Kaynar hazırladı.
İZDİHAM