Site icon İzdiham Dergi

İzdiham’ın 48 Sayısı Çıktı

Hepimiz ölecek yaştayız diyerek yolculuğunu sürdüren kültür, sanat ve edebiyat dergisi İzdiham, 48. Sayısıyla geçtiğimiz günlerde okurlarıyla buluştu. Bir kuşağın hafızasında yer edinen Susam Sokağı’nın sevimli karakterlerine kapağında yer ayıran İzdiham dergisi, hatıra ve hafızaya seslenmeyi de ihmal etmedi: “Arkadaş Olan Çocukluğumuzdu. Biz Değil.

Heyecanla beklenen yeni sayıda “Özer Turan, Yaşar Ercan, Enis Batur, Gökhan Özcan, Rumeysa Kocaman, Ali Ayçil, Tuğba Karademir, Onur Bayrak, Dilek Kartal, Turan Karataş, Seda Nur Bilici, Mücahit Gündoğdu, Sulhi Ceylan, Gündüz Vassaf, Bülent Parlak, Emine Şimşek, Abdullah Harmancı, Yasin Kara, Ahmet Enis Gürcan, Hüseyin Hakan, Cüneyt Gönen, Suna Kızılırmak, Faruk Sarıkavak, Enes Aras, Mustafa Toprak, Mehmet Cihan Oyuktaş, Mehmet Özcan, Halil Ecer, Nurdal Durmuş” gibi isimlerin birbirinden değerli metinlerine yer veriliyor.

Derginin ikinci sayfasında okurlarını gelenekselleşen İzdiham Maarif Takvimi’yle Özer Turan karşılarken Bahaetddin Özkişi ve Sezai Karakoç gibi mihenk taşlarının sözlerine de yer verildi. İzdiham Maarif Takvimi, her sayıda olduğu gibi son sayıda da az sözle çok şey anlatmayı sürdürüyor.

Edebiyat ve matematik ilişkisini irdeleyen Yaşar Ercan, matematiğin birçok eserde konu ve nesne olarak yer almasını Oğuz Atay üzerinden anlattığı “Oğuz Atay, Matematikten Ne Anlar?” başlıklı metniyle 48. Sayıda yer aldı.

Enis Batur, yazma süreci ile yaşam arasındaki ortak noktalarını tespit ederek okurlarını düşünsel bir yolculuğa çıkardı. Bu yolculukla insanlığın gelinen noktası ile gelmesi öngörülen sonraki çağlarına değinen Batur, dış dünyaya karşı refleks geliştiren iç dünyamız için şunu söylüyor: “her birimizi kuşatan, kemirgen ve pıstırıcı hamleleri eksilmek bilmeyen, dış dünyadan korumanın yolunu yordamını bulmak: Asıl zorlu düğüm.”

Sonraki sayfada “Serçe Parmağı” serisini devam ettiren Gökhan Özcan, hepimizin kendi içine açılan dünyasına “Hiç Anlatılmasa Çok Daha İyi Olacak Hikâyeler” metniyle yer alıyor.

Yaşamın fark edilmesi gerekilen kuytularını açığa çıkarmayı sürdüren Rumeysa Kocaman, “Tutankamon’un Mezarından Saray Sofralarına: Badem” metniyle bizleri bademin tarihsel yolculuğuna ortak ediyor.

Ali Ayçil, “Taşranın Mecburi Gezginleri” metniyle değişen zamanın yavaş yavaş gözden uzaklaştırdıklarını gönlümüze yaklaştırdı. Çerçiler, tuz satıcıları, sepet ören çingeneler ve kalaycılar 48. Sayıda kendilerine yer buldular.

Tuğba Karademir, bir mağlubiyeti onurlu kılan yönleri yazarak duygularımıza tercüman oldu: “ekmek çiğnedim zeytin dövdüm hepsini yarama sürdüm” “Yenilgiyse Yenilgi”, 13. Sayfada yer alıyor.

Onur Bayrak, son sayıda “Gökyüzüne Gömüldü” şiiriyle yer aldı. “Zehra Boyu Kar” şiiriyle yer alan Dilek Kartal, defalarca okunacak bir şiir kaleme aldı.

Anıları, İzler köşesinde yine gönüllerimize dokunan Turan Karataş, doktora tezi hazırlık sürecinde görüşme imkânı bulduğu Sezai Karakoç’la anısını anlatırken şiire dair önemli tespitlerde de bulundu. “İçim Uçacak Gibi” metni, sayfa 16’da.

Bir olgudan meziyetli çıkarımlar elde edebilen Seda Nur Bilici, “Genç Werther Ve İntiharlar Durağı” metniyle intihardan geriye kalanların dramatize edilerek servis edilmesinin toplumsal anomiye yol açtığı gerçeğini kaleme aldı.

Okurlar için neredeyse olmazsa olmaz hale gelen kitap ayraçlarının bugünkü şöhretlerine ulaşıncaya kadarki süreci anlatan Mücahit Gündoğdu, bu serüvenlerini “Kitap Ayraçlarının Tarihi” metniyle aktardı.

“Okuduğun kitabın arasına ayraç koymak, yarına çıkmayı umut etmektir” diyen metin, sayda 21’de.

Bir tür yaşam pratiği geliştiren metinleriyle bilinen Sulhi Ceylan, bu sayı için “Sosyal Medya Kullanmamak İçin 15 Neden” metnini kaleme aldı.

Bu sayıda okurlar için bir de poster hediyesi var. Şair Bülent Parlak’ın el yazısıyla hazırlanan “Ortadoğu’da Sıradan Bir Cinayet” şiiri, derginin sayfaları arasında okurlarını bekliyor.

Gündüz Vassaf, “Vicdansız Sanat” metniyle düzene ayak uydurmaya zorlanan sanatın ve sanatçıların kapıkulluğu kronolojisini yazdı. Totalitarizmin izlerini deşifre eden bu değerli metin, İzdiham okurları için son sayıda.

Regina Cordium tablosundan yola çıkarak bir unutma tasviri yapan Emine Şimşek, bütün gitmelerin gıyabında eşsiz bir metin kaleme aldı.

Abdullah Harmancı, küçük hayatların samimiyetini yazdığı metninde her şeyi olan mutsuzluğun yerine hiçliğe sahip mutluluğu koyarak gerçek hayattan kesitler sundu. “Mahrumları Uyandırmayın” tenha olanın estetiğini aktarıyor.

Anlatılarıyla aza kanaat etmenin vereceği huzuru aktaran Yasin Kara, “Zımparalar Temizledi Ellerimi” metniyle kendi çocukluğundan yola çıkıp bugünkü makul mutluluğuna ulaştıran hakikati yazdı.

Çizgilere hayat veren Ahmet Enis Gürcan, hepimizin aşina olduğu Çağrı filminin yönetmeni Mustafa Akkad’ı yazdı. Çizim ve görsellerle desteklediği “Bir Çöl Esintisi Mustafa Akkad” metni okurları için sayfa 34’te.

Hüseyin Hakan, insanı insanın yurdu kılan binlerce şiiriyle hafızalara kazınan Nobel ödüllü Hintli şair Rabindranath Tagore’yi “Ateşböceklerinin Şairi: Rabindranath Tagore” başlığıyla yazdı.

Her şeyin arkasında mutlaka bir anlam arayışına girilmesini konu alan Cüneyt Gönen, asıl lütuf olanın bazı şeyleri bilmemekten geçtiğini yazdı. Bu metinde Gönen, bebek ağlamasından çığlığa, çığlığın sinemadaki yerine değin farklı saçaklardan ilerleyerek aynı tamama ulaşıyor.

Suna Kızılırmak, şiirin iç dünyasına davet ettiği okurlarına “Lâ Havle” ile seslendi. Yaşamaya ve yaşamdakilere karşı latif bir nida.

Yakın zamanda İzdiham Yayınları’ndan romanı çıkan Faruk Sarıkavak, romana da ismini veren Kahveden Adam Toplayalım köşesinde covid-19 ile geçen zorlu sürecini yazdı. “Covid’li Olunmaz, Covid’li Doğulur!” metni, okurlarının geçmiş olsun okumaları için son sayıda.

Halkın içinden köşesinde gerçek hayata mercek tutmayı sürdüren Enes Aras, okurlarını yine tebessüm edecekleri bir metinle karşıladı. Onca yoksulluktan sonra kurdukları halı yıkama fabrikasında halılara şiirler okuyan, güzel sözler söyleyen ve eşyanın ruhuna saygı duyan Yüksel kardeşlerin hikâyesi “Kirli Halılar Sevgiye Daha Muhtaçtır” metninde.

Geçmişin izlerini sahaflarda aramayı sürdüren Mustafa Toprak, bu kez “İsmail Bey’in Hatıra Defteri Öldü mü?” metniyle okurunu karşıladı. 1960’ların sonundan izler taşıyan bir hatıra defterini bellek, hafıza, zaman, mekân ve dostluk kavramlarıyla inceleyen Toprak, okurlarını zamanda yolculuğa çıkarıyor.

Mehmet Cihan Oyuktaş, Karşılaştırmalar köşesinde Sümeyya Kılıç’ın çizimleriyle Ahmet Erhan ve İlham’i Çiçek’i yazdı. Birbirini tamamlayan farklılıkların kaleme alındığı bu değerli metin sayda 41’de.

Soğuk Coğrafyaların Kaderidir Çatlak Eller” diyerek başardığı bir iyilik hareketini konu edinen Mehmet Özcan, iyilik yapabilmek için ilk önce saf bir niyetin gerektiğini yeniden hatırlatıyor. Ülkenin doğusunda görev yapan bir öğretmenin yüreklere nasıl dokunuduğunu bu metinde bulabileceksiniz.

Fazla kalabalığın getirdiği tenhalığa eğilen Halil Ecer, toplumun bize dayattığı kodların ruhumuzu aşındıran yönlerini tespit etti. Sosyalleşmenin insan sayısıyla değil, kurulan diyaloğun sahiciliğle anlaşıldığına vurgu yapan Ecer, tek eksiğimizin fazlalıklarımız olduğunu anlatıyor.

Nurdal Durmuş ise “The Rest Is Silence” başlıklı metninde talihsizliği, uzaklığı, yenilgiyi, umudu, masalı, değeri, çaresizliği ve sevmeyi ilmek ilmek işleyerek önümüze sundu. Bir duyguyu zıttıyla terbiye etmeyi deneyen metin, arka kapakta “Esir Şehrin İnsanları” ile Kemal Tahir’e de yer verdi.

İzdiham’ın 48. sayısını gazete bayileri, Carrefour, Migros, kitabevleri, seçkin satış noktaları, internette kitap satış siteleri ve izdihambakkal.com’da bulabilirsiniz.

İZDİHAM

Exit mobile version