Olayları onun yaptığı gibi bilinçsiz olarak tersine döndürmek, yalnızca insan türüne özgü bir davranıştı. (Sf.32)
Peki, ya verecek bir şeyi olmayanlar, dedi eczacı kalfası, O durumda olanlar da başkalarının onlara verdikleriyle karnını doyurur, çünkü bir büyüğümüzün dediği gibi, herkes yeteneğinin elverdiği ölçüde, gereği kadar alır. (Sf.134)
… ölüm geldiğinde herkes aynı körlüğe bürünmüş olacaktı. (Sf.200)
… bu sözü daha güzel söylemek istiyorsanız, uyaklı koşuklu bir şeyler düşünmek size düşüyor. (Sf.208)
Bu soruya bir karşılık bulamıyor, karşılıklar insanın aklına her zaman zaman verilmesi gerektiği anda gelmez, çoğu kez de verilebilecek tek karşılık, aklına bir karşılık gelmesini oturup kuzu kuzu beklemektir. (Sf.248)
Gözyaşı yalayan köpek, iz peşindeymiş gibi burnu yerde geliyordu, alışkanlık işte, oysa başını kaldırsa aradığı kimseleri gözleriyle görecekti. (Sf.251)
… kandillerin de, köpeklerin de, insanların da, yani hiçbirimizin ve hiçbir şeyin dünyaya ne amaçla geldiği ilk günden bilinemez. (Sf.260)
Ben geçiciyim, demişti yazar, bunlar da geçip giderken bıraktığı izlerdi işte. (Sf.280)
… öldükten sonra çekilen acılar daha da katlanılmazdır. (Sf.287)
… kökler akıllıdır, giyotin gibi inen kazma darbeleriyle kesilmekten kurtulmak için toprağın yumuşaklığından yararlanıp esnedikçe esner her biri. (Sf.288)
Biz şimdiden yarı yarıya ölüyüz, dedi doktor, Hayır, yarı yarıya canlıyız, diye karşılık verdi karısı. (Sf.289)
Kapı tokmağı, bir evin ileri uzanmış elidir… (Sf.290)
Hiç değişmeyen bir başka şey de bazılarının mutsuzluğunun başkalarının mutluluğu oluşudur… (Sf.306)
…felaket herkesin başına aynı anda çöktüğünde bile bazı insanlar ötekilerden her zaman daha kötü koşullarda yaşar. (Sf.307)
…şehla çocuk da kırlara gitme düşüncesine canı gönülden katıldı, bunun nedeni belki de böyle bir yerde yaptığı bir tatilin güzel anılarıydı. (Sf.308)
…yalnızca orada bulunan, dolayısıyla söylenenleri kendi kulaklarıyla işiten insanlar bu basit sözlerin, koruma, gurur ve yetke gibi birbirinden çok farklı duygulan ne büyük bir şiddetle içerdiğini sezebilirdi. (Sf.311)
…heyecanın getirdiği idealleştirmeler, ıssız adadaki sahte uyum artık bitti, kırışıklık kırışıklıktır, kellik de kelliktir. (Sf.312)
Sonradan kör olmadığımızı düşünüyorum, biz zaten kördük, Gören körler mi, Gördüğü halde görmeyen körler. (Sf.314)
Jose Saramago
İZDİHAM