Fısıltıların dahi sevgiliyi düşündüremediği bir cehennem karanlığında.
Bölük pörçük bir muhabbetsizlik haritasının öksürerek ruhunu,
Bölünmez bir toprak kütlesi olmasının masalını
Dinleyerek küçüldük biz…
O an, hani şu,
Göğün yıkılmak üzere olduğu zamanlardan birinde,
-nedense bir türlü yıkılmazdı şu gök-
Çehresiz çocuklar biçildi,
Vatanımızın kutlu gübreleri…
Fısıltıların dahi,
Fısıltıların dahi sevgiliyi düşündüremediği bir cehennem karanlığında,
Gece, gözbebeklerinin ardında beddualar emziren bir dev anasıydı.
Sarhoş cesetlerin soluklandığı koridorlarda ağladık…
Güneşin doğuşunu görememiş miskinler,
Ve biz vardık o kanlı ikindi karanlığında.
Sahte bir şairin devrik cümleleri kadar şekilsiz,
Kan öksüren bir anne kadar çaresiz,
Bir istikbalin sezaryenli evlatlarıyız biz.
Nafile bir idam cezasının infazıdır,
Güneşin doğuşundan sebep ümitvar oluşumuz.
Haykırışların dahi,
Haykırışların dahi sevgiliyi unutturamadığı bir mahşer aydınlığında,
Gece, halen, gözbebeklerinin ardında beddualar emziren bir dev anasıydı.
Kadir Yavuz Emiroğlu
İzdiham