Kalemle Hayat Bulan Aşk: Hat Sanatı Ve Hattat Mimar Selma Kırkıncıoğlu Akcan
Hüsn-ü hat sanatının ilk kez ne zaman ve nerede yapıldığına dair bizlere ulaşmış kesin bir bilgi mevcut mu? Ayrıca literatürlere geçmiş bu sanatı ilk keşfeden bir hattat var mı?
Peygamberlerden İdris (a.s) (yazıyı ilk icat eden olduğu için) hattatların piridir. Hz. Ali de sahabe-i kiramdan hattatların piridir. Müslüman Türklerde başlayan ve zirveye ulaşan güzel yazı sanatı Yakuti Mustasimi ile 13. yy’a kadar sürdü. 15. yy’da yetişen Şeyh Hamdullah, Yakuti Mustasimi’nin koyduğu kurallarda değişiklik yaparak yazıya daha yumuşak bir görünüm kazandırdı.
Hat sanatının yaygın olarak kullanılan çeşitlerini açıklar mısınız? Hat sanatında harfler, yazı üslubunun isimlendirilmesi acaba hangi sebebe istinaden çeşitlendirilmiştir?
Özellikle nesih-sülüs-rika-divani-talik-küfi gibi birçok yazı çeşidi vardır.
Rika: Hızlı not tutulabilen rika yazısı el yazısıdır.
Divani: Sultanların fermanlarında kullanılmıştır.
Nesih: Kur’an-ı Kerim yazısıdır.
Sülüs: Panolarda istif yapılabilen yazıdır. İrisine Celi Sülüs denir.
Acaba hüsn-ü hattaki bu zenginlikler sizce kâinattaki çeşitliliği ve ahengi farklı bir şekilde ifade etme gayreti midir?
Kâinattaki her şey bir sanatçı için esin kaynağıdır. Sanatın gayesinde, asıl büyük sanatkârı ve o güzelliği görmek ve göstermek vardır. Allah her şeyi bir denge, bir ölçü, bir güzellikte yaratmıştır. İnsanın simetri yaratılması gibi, hat sanatında da müsenna sanatı ile oldukça başarılı çalışmalar ortaya konmuştur. Kemalât teferruattadır. Detaylar çok önemlidir. Yazı tamamlandıktan sonra tahsis denilen detaylarla uğraşılır. Bu yazmaktan çok daha fazla zaman alan bir iştir. Ancak Necip Fazıl’ın dediği gibi, eserine uzun ömür dileyen uzun zaman harcamalıdır. Bir eser üzerinde ne kadar çok çalışırsa o kadar güzel olur.
Bu sanatı her yönüyle anlatan faydalanabilecekleri mevcut bir eser, yada kaynak bir kitap var mı söyleyebilir misiniz?
Tabi ki var:
-Muhittin Serin’in hazırladığı Hat Sanatı ve Meşhur Hattatlar
-Kalem Güzeli 1-2-3
-Uğur Derman’ın hazırladığı Hat ile ilgili kitaplardan yararlanılabilir.
Bu sanat, medeniyetimizin, kültürümüzün bir tezahürüdür, bir yansımasıdır bir bakıma. Bu şekilde düşünecek olursak geçmişi ve bugünüyle hüsn-ü hat sanatını değerlendirecek olursanız, bu sanatın eskiden icra edildiği yer ve alanlar ile günümüzde icra edildiği alanlar arasında ne tür farklılıklar müşahede ediyorsunuz?
Hat sanatı göze hitap eden bir sanattır. Asaletini, karakterini milletlerin zevkleriyle beraber İslam dininden alır. Hat sanatının en güzel örnekleri, Kur’ân-ı Kerim, hadis ve hikmetli sözlerin yazıldığı kitaplar ve albümlerdir. Geçmişte mimari ile de yakın ilişkidedir. Mimari süslemelerde yapılarda kullanılmıştır. Günümüzde ancak levhalarda sıkça kullanılır haldedir. Mimar olmam itibariyle projesini hazırladığım bazı binaların giriş kapıları üzerine ve ön cephelerine Bismillah, Maaşallah gibi kufi yazı örnekleri hazırlıyorum. İsteyen uygulayabilir.
Bir çok sanat dalı için belirli bir süre verilir ve bunun içinde gerekli olan bilgileri edinmek takribi 4 sene 6 sene gibi bir süre, bir zaman dilimi vardır. Peki, bu sanatı öğrendim diyebilmek ve kemalâta erip icazet alabilmek için takriben ne kadar bir eğitim sürecinden geçmek gereklidir?
Bu sanatta harflerin yazımını elin ve beynin meleke kazanabilmesi için çokça yazılması gerekir. Bunun için de belli bir zamana ihtiyaç vardır. Ortalama beş bin kez yazılması gerektiği söylenir. Beş yıl gibi bir süre verilir. Ancak hat’ta ne kadar zaman sürecek diye hocamız bize bir fıkra anlatmıştı: Bir adam köye gitmek ister. Orada gördüğü birisine o köye ne kadar zamanda gideceğini sorar. Adam hiç cevap vermez. Sonra kızar gider. Adam gidenin ardından bağırır. “İki saatte gidersin.” der. Soran adam geri gelir der ki: “Birader az önce bunu neden söylemedin?” Adam da “Yürüyüşünü görmedim ki!” der.
Bu konuda herkes çalışmasına göre istidadına göre yol alır. Kimisi kepçe ile kabını doldurur kimisi kaşık ile doldurur.
Hat sanatının gelişmesini olumlu yada olumsuz etkileyen sebepler var mıdır? Örneğin bu sanatın Osmanlı zamanında zirveye ulaşmasının tezahürleri sizce nelerdir?
Osmanlı’da her alanda kullanılması; Kur’ân-ı Kerim, yazışma, evrak, levha, hilye vs. Hem ilim hem sanat olarak bakılması hattı zirveye taşımıştır.
Bu sanatla uğraşan talebelerde, hocalarına karşı derin bir hürmet hissi müşahede ediyoruz? Bu sanatı icra eden bir kişi olarak, Hüsn-ü Hat’tı, diğer el sanatlarından ayıran özellikler nelerdir?
Bu sanatta Allah kelamı yazmayı insana hocası öğrettiği için ona derin bir hürmet duyulur. Zira Hilye-i Şerifelerde son satıra dualar yazılırken üstadın adı anne babadan önce yazılır.
Bu sanata gönül vermenin ve başarılı olmanın bir sırrı bir kıstası var mı? Ve bu sanatın insana kattığı, kazandırdığı hasletler nelerdir?
İnsanın gecesi gündüzünün, gündüzü de gecesinin devamı ise bütün bir hayat yaşıyor demektir. Yaptığı işle bütünleşmiş demektir. Gönül vermediği bir şey insana fazla fayda vermez. Bir şeye ne kadar gönlünüzü katabiliyorsanız ondan elde edebileceğiniz istifade o kadar güçlüdür. Aşk olmadan meşk olmaz ifadesi bu sanat içindir. Sanat iyi bir mürebbidir. Onun, nefs ve irade terbiyesindeki kudretini iyi bilen atalarımız eğitim ve öğretim çağındaki gençleri kötü alışkanlıklardan uzaklaştırıp bir hayat disiplini kazandırmak için onlara musiki, hüsn-ü hat gibi sanatları öğretirlerdi.
Yabancılara bile bu kadar tesir eden, onlarda hayranlık uyandıran bu güzel sanatımızı, acaba bizler yeterince tanıyor muyuz? Bu sanatın Türkiye’de ve dünyada da gelişmesi için yapılan çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz? Örneğin modern hat konusuna da bir açıklık getirebilir misiniz?
Maalesef Osmanlı’nın torunları, atalarının yazı sanatı ile yeterince ilgilenmiyorlar. Şimdi bir takım güzel gelişmeler var. Picasso, bir hat eserine bakarak “Benim resimde varmak istediğim noktaya sizin atalarınız çok önce ulaşmış.” demekten kendini alıkoyamamıştır.
Bir eserin hazırlanmasında ne gibi aşamalardan geçilir? Sonunda neler hissedersiniz?
Özellikle insana müjde veren ibretli ayetler, sözler seçilir. Zihinde resmedilir, tasarlanır, eskiz kağıdına kurşun kalemle harfler yazılır. İstif yapılacaksa çeşitli harfler arasından en uygun olan seçilir. Aşağıdan yukarıya doğru okunacak şekilde bir form içinde yazılır. Tabi bu tasarım aşaması epeyce sürer. En son merhaleye gelince yazı kağıda dökülür. Hocamızın dediği gibi; kağıt, mürekkep ve kalem, üç ejderha ile mücadeleden sonra yazılır. Tahsis süresi başlar. Bu bazen bir hafta devam eder. Yazıya göre eser çalışması aylarca sürebilir.
Günümüzde el sanatlarına ilginin arttığını müşahede ediyoruz. Bu sanatı öğrenmek için sizlere başvuran kişilerden özellikle talep ettiğiniz hususlar var mı ve ne tür vasıflara sahip olmak gerekiyor?
Önce kabiliyet gerekir, sonra istemek, ondan sonra çok yazmak gerekir. Üçü de lazımdır.
Geleneksel el sanatlarımızdan biri olan hüsn-ü hat sanatını öğrenmek isteyen, bu konuda da yeteneği ve ilgisi olan okuyucularımıza neler tavsiye edersiniz?
Başlamak isteyenlere; İslam’a, ibadete dikkat edip kendilerine uyan bir hoca bulmalarını tavsiye ediyorum. İlmin başı sabırdır. Sabırlı olup sebat edip çalışmalarına devam etmelerini tavsiye ediyorum.
Gönül Dergisi
İZDİHAM