Lokman Baybars, No Other Land: Sinemada Direniş
Sinema bazen öyle bir güce sahip olur ki, izleyiciyi sarsar, gerçeklerle yüzleştirir. Basel Adra, Hamdan Ballal, Yuval Abraham ve Rachel Szor’un birlikte yönettiği No Other Land tam da böyle bir belgesel. Batı Şeria’nın Masafer Yatta bölgesinde yaşayan Filistinlilerin, İsrail devletinin sistematik şiddeti karşısındaki direnişini anlatan bu film, sadece Ortadoğu’nun değil, dünya sinemasının da en çarpıcı eserlerinden biri.
Bir Kamera, Bin Yıkım: Belgeselin Hikâyesi
2019-2023 yılları arasında çekilen No Other Land, Filistinli aktivist Basel Adra’nın kişisel arşivleriyle şekilleniyor. Adra, çocukluğundan beri kamerasıyla İsrail askerlerinin köylerine düzenlediği baskınları, ev yıkımlarını ve yerleşimci şiddetini kaydediyor. Film, İsrail’in 1980’lerden beri “askeri eğitim alanı” ilan ettiği Masafer Yatta’daki Filistinlileri nasıl yerinden etmeye çalıştığını gözler önüne seriyor.

Ancak filmin asıl gücü, sadece bir tarafın acısını değil, İsrailli gazeteci Yuval Abraham’ın bakış açısını da içermesinde yatıyor. Abraham, liberal İsrail medyasında yazdığı makalelerle bu adaletsizliği ifşa etmeye çalışan bir isim. Filistinlilerle dayanışmasını kamera önünde de sürdürüyor. Öyle ki, bir sahnede Adra ona “Ülkenizin bize yaptıkları hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye soruyor. Abraham’ın yanıtı kısa ve net: “Bu bir suç.”

Aktivist Sinema mı, Devrimci Bir Eylem mi?
No Other Land, geleneksel belgesel formatını aşarak bir direniş aracına dönüşüyor. Adra, kamerasını bir kalkan gibi kullanıyor. İsrail askerlerinin “Git biraz video yap!” alaylarına rağmen, şiddeti kaydetmenin bile bir direniş olduğunu gösteriyor. Ancak film sadece bir mağduriyet anlatısı sunmuyor. İsrailli yönetmenlerin varlığı, izleyiciye “öteki”yle empati kurmanın kapılarını açıyor.
Bu durum, filmin en tartışmalı yönlerinden biri. Kimine göre Abraham’ın varlığı “İsrailli iyi polis” stereotipini besliyor. Kimine göre ise bu iş birliği, barışçıl bir gelecek umudunu simgeliyor. Adra’nın “Başarısızlığa alışın” uyarısı, aktivizmin yavaş ilerleyen doğasını hatırlatıyor. Film bir devrim çağrısı değil, uzun soluklu bir mücadelenin belgeseli.
Görmezden Gelinen Gerçekler ve Sansür Çabaları
No Other Land, Berlin Film Festivali’nde ödül almasına ve eleştirmenlerden tam not almasına rağmen, ana akım dağıtım kanallarında kendine yer bulamadı. Filmin ABD’de yapımcıların kendi çabalarıyla gösterime girmesi, Batı’nın Filistin meselesine dair ikiyüzlü tutumunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Ancak tepkiler sadece görmezden gelmekle sınırlı kalmadı. İsrail yanlısı gruplar, gösterimlerin iptal edilmesi için baskı yaptı. Sosyal medyada “antisemitizm” suçlamalarıyla karşılaştı. Peki bu film neden bu kadar tehlikeli bulundu? Çünkü çok basit bir gerçeği hatırlatıyor: Filistinliler de insan.
Sinemanın Sınırları ve Sorumluluğu
Film, son sahnelerinde Adra’nın “Bizi yavaş yavaş yok ediyorlar” sözleriyle yıkımın sistematikliğini vurgularken, izleyiciye rahatsız edici bir soru bırakıyor: Belgeseller gerçekten değişim yaratabilir mi? Adra’nın babasının arşivlerindeki protesto görüntüleri, oğlunun çektiği sahnelerle neredeyse aynı. Değişen tek şey teknoloji. Peki ya insanlık?
No Other Land, bu umutsuzluk girdabında bile bir dayanışma örneği sunuyor. İsrailli ve Filistinli yönetmenlerin ortak çalışması, çatışmanın “iki tarafı” olmadığını, adaletin tarafının tek olduğunu hatırlatıyor. Film, tıpkı Hany Abu-Assad’ın Paradise Now’u gibi, izleyicinin bakış açısını değiştirme potansiyeli taşıyor.
Neden İzlemeliyiz?
No Other Land, sadece Filistin’deki zulmü değil, sinemanın gücünü de sorgulatan bir yapım. Görüntülerin ne kadar etkili olabileceğini, ama aynı zamanda ne kadar yetersiz kalabileceğini gösteriyor. Adra’nın kamerası, bir okulun yıkılışını kaydederken, biz izleyicilere de bir seçim sunuyor: Seyirci mi kalacağız, yoksa tanıklığımızı eyleme dönüştürecek miyiz?
Bu film, önyargılarından sıyrılmak isteyenler için mükemmel bir başlangıç noktası. Kusurlu belki, ama insanlık adına konuştuğu kesin. Çünkü bazen sinemanın en iyi hali tam da budur: Gerçeği olduğu gibi gösterme cesareti.
Son Söz
No Other Land, sömürgeci şiddetin sinemasal bir teşhiri. İsrail’in Filistin topraklarındaki politikalarını belgeleyen bu film, aynı zamanda Yahudi milliyetçiliğinin yerinden etme pratiklerini de gözler önüne seriyor. Ancak uluslararası toplumun sessizliği, bu belgeselin ne kadar etkili olabileceği sorusunu akıllara getiriyor. Belki de cevap çok basit: Bu filmi izleyin, paylaşın ve susmayın. Çünkü tanıklık etmek, ilk adımdır.
Yönetmenler:
Basel Adra (Filistinli aktivist ve belgeselci)
Hamdan Ballal (Filistinli yönetmen)
Yuval Abraham (İsrailli gazeteci ve film yapımcısı)
Görüntü Yönetmeni: Rachel Szor
Kurgu: Yuval Abraham
Yapımcılar: Basel Adra, Hamdan Ballal
Müzik: Filistin halk şarkıları ve doğal sesler
Format: Dijital (Karma- Profesyonel kamera ve telefon görüntüleri)
Tür: Belgesel
Süre: 94 dakika
Dil: Arapça, İbranice, İngilizce (Altyazılı)
Çekim Yılları: 2019-2023
Çekim Yeri: Masafer Yatta, Batı Şeria, Filistin
Prömiyer: 74. Berlin Uluslararası Film Festivali, 2024
Dağıtım: Bağımsız (Yönetmenlerin kendi dağıtım çabalarıyla)
Ödüller:
Berlin Film Festivali- En İyi Belgesel Ödülü
Los Angeles Film Eleştirmenleri Derneği Ödülü
Oscar Adaylığı (2024 En İyi Belgesel Film)
Kaynakça
Azoulay, A. (2008). The civil contract of photography. Zone Books.
Golomb, J. (2004). Nietzsche ve Siyon (L. Baybars, Çev.). Metinlerarası Yayın.
Masalha, N. (2012). The Palestine Nakba: Decolonising history. Zed Books.
Pappe, I. (2006). The ethnic cleansing of Palestine. Oneworld Publications.
Wolfe, P. (2006). Settler colonialism and the elimination of the native. Journal of Genocide Research, 8(4), 387-409.
UN OCHA. (2022). Demolitions and displacement in the West Bank.
İZDİHAM