nereden uçuruyorum sebepsiz bakıncaları
kalıcağını biliyorum saçlarımda fütürsuz rüzgarlar
söz dinlemiyor mu onca yakıştırmalarım
sancısız aktarılan bir günün yok mu sabahı
cevap veriyorum içimin pusatlarına
korkmuyorum kalınca tek başıma bile
lale mevsimi gibi ince kokusuz ve göçebe
hatırımda sanki denizle konuştuğum günler
sarhoşluğumu sürdüre dursun okumalarım
olur ya sen de düşünürsün bunu
hiç kırmızı güllere açılmadın mı bir sabah
elinde bir kavanozla dönmedin mi hiç bayırdan
trenin sesine kulak verdiğimi biliyorum bir
enine boyuna düşündüğümü
bir sürü kağıtlara tükürdüğümü
elim boş döndüğümü bilirim ne yapayım
ahlaya vahlaya koca güğüm gibi bir şey
çeşmeden doldurulacak için için
bir yanım deniz bir yanım sen
dönsem mi ordan yoksa gitmesem mi bi daha
gece olunca bana birşeyler oluyor canım
sen oluyorum ben oluncaya kadar
kalkıyorum elimde gölgeleri öpüşlerimin
hayallere dalıyorum tekrar sen oluncaya kadar
istiyorum evet eve duralım ağlaya koşalım
terekesi neyse günün sahibine soralım
gelen entariden bir insan seçelim
yatıralım yataklara deliksiz uyutalım
koca büyük büsbüyük paltolara
ayak bastı yere düştü ovalara
halim mi var benim süt içmeye
sana kolay gelsin haydi günahın
göğsümde binbir hovardalıklar
kaleler elden gidiyor bir bir
yumruklarım sıkı ve koşulsuz değil
alanlarda kendini kaybedip sonra işliyor
ta ki bir günün bitimi ağırlaşınca üstümde
M. Kıranoğlu
İzdiham