Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, “Anadolu Âşıkları” başlığıyla bir seriye başladı. İlk kitap olarak ‘Karacaoğlan’ın yayınlandığı seriyi, bu yayının özelliklerini ve ileride çıkması planlanan kitapları dizi editörü değerli halk edebiyatı araştırmacısı M. Sabri Koz ile konuştuk.
Bir halk edebiyatı araştırmacısı olarak külliyatını yayına hazırladığınız Ahmet Şükrü Esen ile yollarınız nasıl kesişti?
Ahmet Şükrü Esen’i halk edebiyatına ilgi duymaya başladığım 1970’li yılların başından beri, 1920’lerde halk edebiyatı ve folklorla uğraşmış büyüklerden bir efsane insan olarak biliyordum; kimliği, kişiliği, hayat hikâyesi hakkında malumatım yoktu. Pertev Naili Boratav’ın çalışma arkadaşı Rémy Dor ile hazırladığı Anadolu Ağıtları’nın (1982) başındaki incelemede verilen bilgiler ışık oldu. Esen’in kayınbiraderi Niyazi Eset onun derlemelerinden yararlanarak hazırladığı mâni kitaplarından birinin başına bir fotoğraf koymuştu, o fotoğraf da beni etkilemiş olmalı. Boratav Hoca, 1960’lı yıllarda, oğlu Ali Esen Minkari tarafından kendisine emanet edilen Ahmet Şükrü Esen Defterlerini ‘Ağıtlar’dan sonra genç yaşta yitirdiğimiz A. Fuat Özdemir ile ‘Anadolu Türküleri’ (1986) ve ‘Anadolu Destanları’nı (1991) da yayımlamıştı. Defterlerde kalan âşık metinlerini teker teker numaralandırmış, fişlemiş ve işin tamamlanmasını daha sonra yetişecek olan gönüllülere bıraktığını yazmıştır. Esen’in yazmaları Millî Kütüphane’dedir. Defterler ise oğlu Ali Esen Minkari tarafından gözü gibi korunmuş, 1996 yılında Tarih Vakfı’na Bortav Arşivi’yle birlikte korunmak şartıyla bağışlanmıştır. Bu bağışa aracılık ettiğim, defterleri inceleyenleri, bunlardan yararlanarak yayın yapanları izlediğimi ve Boratav’ın hazırlamaya zaman bulamadığı âşık metinlerinin yayımlanmasıyla ilgili fikrî hazırlık içinde bulunduğumu saklayacak değilim. Bunu bugün aramızdan ayrılmış bulunan Ali Esen Minkari ile de sık sık görüşür, neler yapılabileceği hususunda konuşup imal-i fikr ederdik. 2009’da yayımladığım ‘Ahmet Şükrü Esen’e Armağan’ kitabının hazırlık döneminde kendisinde kalan, babasına ait bazı belge ve defterleri de şahsıma hediye etmiş, “Pertev Dayı” diye saygıyla andığı Boratav Hoca’nın yarım bıraktığı yayın işine devam edilmesi telkinlerinde bulunmuştu. Ben de hem Boratav Hoca’nın, Ali Esen Bey’in vasiyetlerine uymak hem de Ahmet Şükrü Esen’in emeğinin gün ışığına çıkması için ilk üç kitaptaki Ahmet Şükrü Esen ve “Anadolu” adlarını koruyarak “Anadolu Âşıkları” dizisiyle ilgili hazırlıklar yapıyordum. Bu defterlerden yeni kitaplar oluşturulması hususunda Ali Esen Bey’in gönderdiği “vekâletnâme” niteliğinde özel mektup arşivimde bulunuyor.
BU DEFTERLER BİRER KÖPRÜDÜR
Ahmet Şükrü Esen Arşivi’nin Türk folklor dünyasına katkısını değerlendirir misiniz?
Ahmet Şükrü Esen ve Pertev Naili Boratav yakın akrabadırlar. Soyları II. Mahmud devrinin tanınmış, talihsiz komutan ve devlet adamlarından Kadı Abdurrahman Paşa’ya dayanır. “Kadı Paşa”nın Osmanlı ordusunun yeniden teşkilatlandırılmasında hizmeti vardır. İ. Hakkı Uzunçarşılı’nın ‘TTK Belleten’inde iki sayı sürmüş uzun bir araştırması vardır bu zât hakkında. Aile, geçmişte ve bugün çok değerli hukukçular, idareciler, bilim adamları yetiştirmiş olan Antalya’nın İbradı ilçesindendir. Hukukçu (hakim ve savcı) olarak Anadolu’nun birçok ilinde görev yapmış ve bu görevleri sırasında bugün gün ışığına çıkartmaya çalıştığımız derlemeleri gerçekleştirmiştir. Ahmet Şükrü Esen adı folklorcular, yirmili yılların deyişiyle halk bilgisiyle uğraşanlar tarafından kendisinden söz eden yazarların yazılarıyla duyulmaya başlandı. 1927’de kurulan Halk Bilgisi Derneği’nin faal üyelerindendi. Bir hukukçu, siyaset adamı olduğu kadar iyi bir folklor ve halk edebiyatı derleyicisiydi de… Yazı yazmayı, yayın yapmayı sevmezdi ama ender de olsa birkaç değerli yazıya imza attığı görülmüştür. Bu da dostlarının, sevenlerinin sıkıştırmasıyla olmuştur. Kendi derlediği, bu tür metinleri iyi bilenlere yazdırttığı defterler, uzun yıllar öncesinin sözlü kültür belgelerini bugüne taşıyan birer köprü, birer kaynak konumunda. Onun değerini bilenler (Ziyaettin Fahri Fındıkoğlu, Pertev Naili Boratav ve daha birçok kişi) sağlığında da vefatından sonra da hep gündemde tutmak istemişlerdir. Yirmili, otuzlu yıllardaki hızlı ve yaygın derleme çalışmaları ve Fındıkoğlu’nun tanıtma gayretleri öyle bir yere varmıştır ki, Nazım Hikmet’i bile ‘Memleketimden İnsan Manzaraları’nda ad vermeden üstü kapalı bir şekilde “türkü derleyicisi” olarak anmaya sevketmiştir. Onun derlemeleri daha önce de birçok kişinin belirttiği gibi bir hazinedir ve bu hazine dün olduğu gibi bugün de, biraz geç de olsa, hak ettiği değeri buluyor.
İlk cildi ‘Karacaoğlan’ olan “Anadolu Âşıkları” serisinin “dizi editörü”sünüz. Esen adına 3 kitap daha önce Pertev Naili Boratav’ın öncülüğünde ve bir ekip çalışmasıyla yayınlanmıştı. Sizin hem usûl hem de manevî olarak Boratav’ı takip ettiğinizi söyleyebilir miyiz?
Aslında bu sorunun cevabı sorunun içinde… Evet, biz Boratav’ın koyduğu ilkeleri aynen uyguluyoruz, onun deftere ve şiirlere verdiği numaraları koruyoruz. Gerektikçe yeni uygulamalar da yapıyor ve halk edebiyatının, sözlü kültür çalışmalarının yöntemlerini kullanıyoruz. Dizinin ilk kitabını Erciyes Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof Dr. İsmail Görkem hazırladı. Bu kitap, beni ve proje ekibinde yer alan öbür arkadaşları bağlayıcı ve yönlendirici özellikler taşıyor. Nasıl bu dizide Boratav’ın kurduğu sistem ve çalışma arkadaşlarının uygulamaları geçerli ise yapılacak her türlü ekte Görkem’in katkı payı büyüktür. Ben yalnızca ilkelerin gözetmeni, yapılanların uygulayıcısı ve dizinin ortaya çıkması için yayıncılarla gerekli olan eşgüdümün sağlayıcısıyım. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’nın editörlerinden Ruken Kızıler’i de unutmamalıyım. O da bizimle Yayınevi arasındaki iletişimin mimarıdır. Evet, Ahmet Şükrü Esen derlemelerinin yazılı olduğu defterleri bilim dünyasında bütünüyle ilk gören Boratav olmuştu. Defterlere eliyle numara veren, kayıtlı her metne (konu içinde kalmak şartıyla) o deftere has olmak üzere sıra numarası koyan odur. Onun çalışma arkadaşlarıyla geliştirdiği yöntemlere aynen uyuluyor, yeri geldikçe de İsmail Görkem’in önerdiği yeni uygulamalar gündeme geliyor, uygulanıyor. Öteden beri Fahri Bilge ve Ahmet Şükrü Esen defter ve derlemelerine ilgi duyan, öğrencilerini yüksek lisans ve doktora çalışmalarında bu arşivlerden yararlanmaları için yönlendiren, kendisi de yararlanan Prof. Dr. İsmail Görkem’e beş altı yıl önce konuyu açtım. Yabancısı olmadığı bu arşiv konusunda bana kendisinin ve öğrencilerinin yardımcı olabileceklerini bildirdi. Tarih Vakfı’nda korunan defterlerin görüntülerinin alınmasında Vakıfça izin verilmesi, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’nın da görüntüleme masraflarını karşılaması üzerine projenin planlama çalışmaları başladı.
‘Karacaoğlan’da, şairimizin hiç bilinmeyen yeni şiirleri var mı? Esen’in derlemelerinden oluşturulan bu çalışmanın diğer Karacaoğlan yayınlarından farkı nedir?
Evet, güzel bir soru bu; teşekkür ederim. Sorunuza bir takdim tehir yaparak cevap vereyim. Karacaoğlan üzerine her biri değişik bakımlardan önem taşıyan birçok kitap yayımlandı. Saadettin Nüzhet Ergun’dan İshak Refet Işıtman’a, Cahit Öztelli’den, Müjgân Cubur’a ve Saim Sakaoğlu’na, İlhan Başgöz’den Ali Ozanemre’ye, Mustafa Necati Karaer’den Nurettin Albayrak’a, Sıtkı Soylu’dan Ahmet Özdemir’e ve Bülent Arı’ya kadar her kitabın kendine has özellikleri vardır. ‘Anadolu Aşıkları’nın ilk kitabı ‘Karacaoğlan’ ise yalnızca Ahmet Şükrü Esen’in derlediği Karacaoğlan şiirlerinden ve İsmail Görkem’in usta işi incelemelerinden, kılı kırk yararak hazırladığı dizinlerden ve sözlükten oluşuyor. Yani bir külliyat değil ama ilk kez yayımlanan birçok yeni şiir içerdiği gibi, bilinen pek çok şiirin değişkelerini de önümüze getiriyor. Burada bir ‘Karacaoğlan-Bütün Şiirleri’ sunmuyor, ilk defa gün ışığına çıkan eski bir arşivin verilerini, incelemeler ışığında okurla paylaşıyoruz.
İlerleyen günlerde “Anadolu Âşıkları” serisinden başka hangi kitaplar okuyucuyla buluşacak?
“Anadolu Âşıkları” dizisinin ilk kitabı geçtiğimiz ay piyasaya çıktı: Karacaoğlan (Haz. İsmail Görkem). Bunu baskıya hazırlanmakta olan Dadaloğlu izleyecek. Sonraki kitapları şöyle sıraladık: Erzurumlu Emrah (Prof. Dr. Eyub Akman), Bolulu Dertli (Prof. Dr. Recep Tek), Tokatlı Nûrî (Prof. Dr. Eyub Akman), Develili Seyrânî (Yrd. Doç. Dr. Betül Görkem), Kayserili Rûzî (Yrd. Doç. Dr. Erhan Çapraz), Zileli Ceyhunî – Tokatlı Gedâî (Prof. Dr. Eyub Akman), Âşık Ömer – Gevherî (Yrd. Doç. Dr. Erol Aksoy), Yozgatlı Âşıklar (M. Sabri Koz), Kayserili Âşıklar (Yrd. Doç. Dr. Erhan Çapraz), Ermeni Aşuğlar (M. Sabri Koz – Yrd. Doç. Dr. Erhan Çapraz), Biyografik Türkülü Hikâye Kahramanları (Yrd. Doç. Dr. Betül Görkem). Bu arada çok az sayıda şiirle defterlere geçmiş, burada anılanlar dışında kalan âşıklardan da bir ya da iki kitap oluşturulacak. Daha önce Boratav öncülüğünde yayımlanan üç kitap da (Anadolu Ağıtları, Anadolu Türküleri ve Anadolu Destanları) hazırlayanların çalışmaları aynen korunmak, ancak kimi ekler yapılmak suretiyle bir daha baskıya hazırlanacak. Ayrıca Anadolu Mânileri (Nilgün Aydın), Anadolu Atasözü ve Bilmeceleri (Yrd. Doç. Dr. Uğur Başaran) de gündemde. Dizi tamamlandığında hazırlığı 1920’lerde başlayan derlemeler, günümüz okurları ve halk edebiyatı araştırmacılarının hizmetine sunulmuş olacak. Defterlerde dîvân şiiri ve tasavvuf alanına giren metinler de var, ancak buların ne zaman ve kimler tarafından ele alınacağını bilemiyoruz. Zamanın ve işlerin sahibi bilir.
- ANADOLU ÂŞIKLARI-1 KARACAOĞLAN, Haz. Prof. Dr. İsmail Görkem, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2016, 680 sayfa
Halil Solak, Kaynak: Yeni Şafak
İZDİHAM