Mahalle Mektebi’nin 11. sayısı okurlarıyla buluştu. Derginin kapağı Sezai Karakoç’un “Biz koşu bittikten sonra da koşan atlarız.” dizelerini hatırlatıyor.
Önemli isimlerin bulunduğu sayıda, okurların beklentilerini karşılayacak nitelikte metinler var. Şiir ve öykünün ağırlıklı olduğu dergide deneme, inceleme, seyahat ve sinema yazıları bütün okurların beklentilerine cevap veriyor. Bu sayının söyleşisine de dikkat çekmek gerekir. Mustafa Yıldız’la hayatın içinden, hayata dair yapılmış bir söyleşi var. “Her yazı bir doğum gibidir; insanı çoğaltır.” diyen Yıldız’la sıcak, hoş bir sohbet gerçekleştirilmiş.
Dergi Mustafa Köneçoğlu’nun “Eksik Empati’ şiiriyle açılıyor. Köneçoğlu “empati”yi yaşadığı çağa yöneltiyor, “en mesut insanlar fotoğrafhanesi”ni aramaya çalışıyor şiirinde. Derginin neredeyse tamamını genç şairler oluşturuyor, bu bir dergi adına çok sevindirici bir durum.Murat Çelik, Afra Kutluğ Benli, Özgür İren Bayram, Ömer Avcı, Nergihan Yeşilyurt, Hakan Şahin, Nuray Kamer, Sibel Akın, Rıfat Eroğlu, Burcu Karakoç ve Ali Bektaş bu sayının şairleri. Ayrıca Dylan Thomas, Muhammed el-Mağut ve Murat Nemet-Nejat’ tan çevrilen şiirleri görüyoruz bu sayıda. Mahalle Mektebi için çeviri önemli bir husus gördüğümüz üzere.
Abdullah Harmancı uzun bir aradan sonra “Gıcır Kitap Cix Telefon” öyküsüyle 11. sayının öykücülerinden. Dördüncü öykü kitabı çıkan bir yazarın kitapla temasına, heyecanına tanık oluyoruz öyküde. Bu tanıklık bir sorgulayış aynı zamanda. Öyküdeki şu cümle çok ilginç: “ Sen kimsin, kitapları milyarlara ulaşmışların yayında, sen kimsin, tarihi değiştirmiş kitapların yanında, sen kimsin, sen kimsin…” Köksal Alver ise “Köprübaşı” öyküsü ile kalemini şehre, şehrin insanına çeviriyor. Neler görür insan, şehre bakınca? Duyduğu şey nedir? Onca insan köprüde ne arar? “Umutlarını mı, kayıplarını mı?” On iki öykünün bulunduğu derginin diğer öykücüleri: Mehmet Kahraman, H. Yeşim Koçak, Duran Çetin, Meral Afacan Bayrak, Numan Altuğ Öksüz, İmdat Akkoyun, Emre Orhan, Elif Nihan Akbaş, Fatma Akkubak ve Safiye Gölbaşı.
Mustafa Arıcı ve Hasan Arslan yazılarında şehre adını yazdırmış insanları konu etmiş. Mustafa arıcı, İslahiye’de önemli çalışmalar yapmış, son zamanlarda özellikle Suriye’den gelen mültecilere yardımda önemli işler yapmış Mustafa Yıldız’ı ve çalışmalarını anlatmış. Hasan Arslan ise haziran ayının ilk haftasında verilecek olan “Zemçi Çetinkaya Şiir Ödülü”nedeniyle dostu/arkadaşı Zemçi Bey’le kurduğu dostluğu ve şehir okumalarını okurlarıyla paylaşmış. “İnsan yaşadığı şehri sevebilmenin yollarını aramalı,” diyor Arslan. Zemçi Bey’le şehri nasıl yeniden var ettiklerini anlatıyor yazısında.
İki maktul sufi şair, Hallacı Mansur ve İsmail Ma’şuki; Murat Ak, genç yaşlarda öldürülen bu iki sufi şairi konu etmiş. Ali Akar ise “Şuara Suresi”nden hareketle kıssalardan bugüne yansıyan önemli gerçekleri yalın, anlaşılır bir şekilde okurlarına sunuyor.
Fatma Atıcı “Werther’in Acıları”yla gezdiği Frankfurt’u anlatıyor okurlarına. “İnsan insandan ne ister”e; oradan, “insan tanrı’dan ne ister”e gelen süreçte acının, ölümün ve algıların hayata yansımalarını okuyoruz Atıcı’nın yazısında.
Sinema yazılarında Ahmet Aksoy “Kelebeğin Rüyası” ile adından çokça söz ettiren oyuncu/yönetmen Yılmaz Erdoğan’ın “Vizontele” ile başlayan filmografisini inceliyor.
Derginin son yazısı “ortadakarışık” Artık köşe haline geldiği anlaşılan “ortadakaşırık”ta Ertuğrul Rast, Hacı Şair ve Ücra dergilerinin son sayılarını değerlendiriyor, yeni çıkan kitaplardan altını çizdiği yerleri okurlarıyla paylaşıyor, bu sayıda İsmail Aslan’ı ve Emre Öztürk’ü konuk etmiş.
İzdiham