Sanatımız acılarımızdan daha büyük olmamalı
Ayakları çıplak çocuklar dururken
Dramı sadece tiyatrodan anlıyorsa eğer bir insan
Hayatı hiç yaşamıyor demektir
Midesine zarar veriyorsa açlıktan çıkmış bir çocuk
Ve aç kalmak için takılıyorsa midelere kelepçe
Bu bir dram değil midir?
Değilse boş verin yaşamın canı cehenneme deyip sizde geçin üstünden
Oysa biz kelepçeyi kollara takılırken gördük
Dönerken arkasına bir çocuk
Kerpiç evlerin damlarında çok izledik savaş oyunlarını
Hiç bir kurşun bizi yaralamıyordu beklerken
Şimdi kurşun yaralarımızı sarıyorlar evlerin içlerinde
Duvarlar mı artık çürüdü insanlar mı?
En son babam bana öğretmişti merhameti
Enseme vurduğunda anladım şefkat diye
Merhamet en keskin kılıçtır saplarken merhamet
Biri dünya nedir diye sorduğunda
Elini çevirip avuç içlerindeki çizgileri karalıyoruz beraber
Kayboluyoruz avuç içlerimizde
Kime adres sorsak hep aynı cevabı alıyoruz
Burası bir avuç dünya
Kayboluyoruz bize adres soran çocuklardan önce
Bilmiyorum
Kendi avuç içlerimde bile kayboluyorum
Hıçkırıklar içinde
Bir andan iç patlaması yaşadı bir çocuk
Başladı duvarları tokatlamaya
Ağlarken sesinin şiddetinde kaybetmişti kendini
Bir yanılgı değilse kulaklarımı çınlatan
Nedir peki bu
Annemi istiyorum anne anne diye atılan çığlık
Annesiyle beraber kendini de kaybetmişti
Bunca attıkları çığlıklar acı değilse
Siz söyleyin ne ad konulur buna
Hadi söyleyin neden yutkunursunuz böyle
Acısı olmayan çıldırmaz çıldıramaz
Eğer hâlâ sizi acıtmıyorsa bunca çıldırmak
Başınızı kesin alın koltuk altınıza Yürüyün yalçın kayalara doğru
Bir uçurum sizi sahiplenecektir elbet
Mahmut Dilmaç
İZDİHAM