Mahmut Özkızıl, Vurulan Çocuk Manşetleri
Alfabeyi mezar taşlarından söken çocuklar
Bir çağı selamda bırakıp gittiler
Dünya çok kötüydü
Arkalarında üç boğumluk akrep kuyruğu kaldı
Mel-şe-mûk
Çok hayvanlar önceydi
Çok leylekler çok turna
Güzel şeyler de düşerdi gökten
Bir ağaç olurdu parkta
Çarşıda bir nargile
Ağaç sapına kadar ağaç
Nargile baştan marpuca nikotin
O zaman bazı iyi adamlar vardı
Ölürdü
Gün okşardı kuzuların başını
Melahat delirmemişti daha
Babası eylülde asılmamıştı
Periler uğramamıştı yatağına…
Çok tandırlar önceydi ki buğday kirlenmemişti
Çiğnerdim kaslarım bileklerim hıncımla
Gözyaşlarım gözyaşıydı o zaman
Güz bir kediydi sevimli
Melo’ya çiçekler çizerdim sebepsiz
Çarşılar olurdu
Madenler adamların bağrını delerdi
Daha ellerimi yutmuyordu bıyığım
Gökyüzüne yaslanırdım sakalsız
Temiz leylekler vardı o zaman bacalarda
Tütün tarlaları vardı
Bütün
Çarşılarda
Su vardı.
Mahmut Özkızıl
İzdiham
cevap
geçirilen diüşten kokularıyla
atölyelerde zaman
bir insanın kişiliği varsa farklı bir yönüde vardır
kalbiyle duyululan vicdan duygusallığı
akşam olur hüzün çöker evlere
bir çiğ damlasında sabah
karşılar havasıyla suyuyla bitkiler
gençliğime yazık ettim
intihar nöbetleriyle
geçirerek zamanı
uçlarda yaşamak
şehrin duyumsadığı çiğlikte
şimdi çocuklarla
köşe kapmaca sokaklarda