3 Şubat 2017

Mihraç Cerrahoğlu, Sevgilim Merkel

ile izdiham

 

 

Elimin, aklımca dayatılan cesaret silahına yenik düşmesi ile kaleme alıyorum bu mektubu.  İnkâr ettiğimden değil, karşılıksız aşkları bir paket çekirdeğe gömmüş, gömebilmiş bir neslin ağırlığına yenik düşme korkumdan susuyorum.  Rüyalarımda ellerini her tutuşumda diplomasiler kurban ediyorum uğruna. Gerçeğe uyanışlarımın bıraktığı hayal kırıklıklarını toplayıp yastığımdan, çekmecemde saklıyorum.

Sen bilmezsin istenmediğin kalpte kalmanın üvey evlatlığını. Bir kalpte olunur ya da olunmaz ama asla üçüncü bir seçenek kalmaz. Yiğidi gül ağlatır, şartlı üyelik öldürür Angela. Bu yüzden ben her sabah yüreğimde gelişmemiş bir ülke kuruyor, rüyalarımda şehrimin altın anahtarını çilingiriyle beraber sana veriyorum. Kapitülasyonlarında bile mutluluk arıyorum.

Ah Angela!

Maviye düşkünlüğüne hayran bırakan döpiyesinle ne güzel açıklıyorsun Amerika’nın haklı taraflarını. Şu günlerde Obama’ya bacanak şefkati beslemem, bahçede iki kanat çevirme hayalleri kurmam neden doğal olmasın ki? Senin elinden şefkat bulmayacak azınlık ya kör olmalı ya da – Zaten – olmaması gerekiyormuş. Berlin’deki akrabalarıma seni anlamadıkları için bazen çok içerliyorum sevgili Angela. Belki delirdiğimi düşüneceksin. Hayır, lütfen! Sana gidemeyen tüm trenlerin vagonlarında kaçak gezen bir yolcuyum ben. İmkânsızlığa âşık olmak zaten flamalı bir deliliktir. Franz Kafka bile Milena’ sından mektup alabilmişken, ben gidilemeyecek adreslere meftun, düşleri Şengen vizesinden mustarip, gelişmekte olan bir sevdalıyım.

zaman insandan eskidir ile ilgili görsel sonucuBiliyor musun, bazen uğruna çocuksu heyecanla uğraştığın iktidar olmayı ne çok isterdim. Beni düşlemeni ve her şeyi yapabildiğin seçim zaferlerinin maşuku devlet olmak çılgınca bir haz veriyor. Sen gitme kal diye, bünyemdeki tüm muhalif sesleri şiddetle bastırabilirim. Ah benim yeniden dirilme ihtimali olan heveslerim için kiraladığım katilim! Bana darılmıyorsun değil mi bu satırlarım için? İnan bana senin dışında neyin düşünüleceğini bilemeyecek kadar çaresizim. Beni sana yazdıran düşlerimden vazgeçmemi isteme. Bunu aniden yapacak gücüm ve senin kadar detaylı fizik bilgim yok. Bir gün elimi tutarsan kalbimin en kalabalık caddesinde radikal bir örgüt bombası belirir ve hangi kabloyu keseceğimi bilemem.

Ah benim şirin disiplin biblom! Beni sorguna maruz bırakacak ulusal sırlara sahip olsaydım, belki o ciddiyeti Yunan politikasını yaptırıma sürükleyen mavi gözlerini dikerdin yüzüme.  Ne istersen anlatabilirim sana sevgimin göğsümde uçurduğu karga sürüsünden başka. Efkârını çaya karıştırıp bir dal sigaraya monolog atan ben, susmayı sabra hicret bilirim lafının geçtiği bültenlerde.

​İsterim ki bir kış günü, Kars’ın Çarlık’ tan kalma çıkmazsız sokaklarında yürüyüş yapalım. Bereni ve atkını nineme ördüreyim de üşümesin refah düzeyi yüksek tenin. Bir sabah ansızın çıkıp gel bembeyaz sokaklarda kartopu oynayan çocukların arasında duralım. Hayatını yuvarlayıp batıya çığ yapan Suriyeli çocukları konuşalım tüm romantizmimizle. Sen buna uzak kalışındaki diplomatik haklılıklarını anlat, ben de aşkın verdiği tüm körlüğümle kabul edeyim. Baharda dersen kırılmam, yetinirim. Çünkü baharda hiç bir çiçek karın doyurmuyor ve ömürdaş olduğu kelebekleri aç da olsa vuramaz çocuklar. Zaten açlığa şiir yazılmaz, ben sana yazarım Bayan Angela.

Her sabah umutla baktığım posta kutumda mektuplarının yerine Filistin yardım vakıflarının broşürlerini görmekten sıkıldım. Beni anlıyor musun Bayan Angela? Bazen kıskanç oluşumu ümitsizliğime bağışla. Normandiya dörtlüsü ile sabahlara kadar yalnızca Ukrayna meselesi için görüştüğünüze ben de inanıyorum. Ah! Bazen ben de ahmaklaşabiliyorum bağışla beni.

Bu yılgın ve son mektubuma – aslında buna ben de garanti veremiyorum – cevap verip, beni karşılık almış Ediz Hun mesutluğuna eriştirirsen minnettar kalırım. Bu arada Putin’le yaptığınız görüşmede hasta gördüm seni, havalar soğuk ve dikkat et. Zira binlerce evsiz ve ülkesiz kalmış kadını canından eden kış aylarının tenine dokunması ağırıma gider.

Mektubumda, başlaması hayal ama imkânsız olmayan dostluğumuzda nasıl anlaşacağımıza dair, dil bilgisel kaygılarına kulak vermemeni isterim.  Sana edindiğim Google translate Almancam ile veda ederek bu jestimi de göz ardı etmemeni bekliyorum.

Hallo, Guten Morgen, Woher kommst du?

Mach’s gut Angela.

 

 

 

 

 

Mihraç Cerrahoğlu, İzdiham 17. sayı

İZDİHAM