Muriel Spark, Bayan Jean Brodie’nin Baharı
İskoçya’nın Çalıkuşu. Bayan Jean Brodie’nin Baharı.
İskoç yazar Muriel Spark’ın ilk baskısı 1961’de yapılan ve küçük bir klasik kabul edilen Bayan Jean Brodie’nin Baharı adlı romanı Püren Özgören’in çevirisiyle Siren Yayınları tarafından dilimize kazandırıldı. Roman 1969’da sinemaya da uyarlanmıştı.
Miss Brodie, İskoçya’nın ıslak, puslu, eski ve soylu şehri Edinburgh’ta bir kız okulunda öğretmendir. En güzel, en verimli yıllarını -kendi deyişiyle “hayatının baharını”- seçtiği bir grup kıza adayarak, onları hem dönemin hem de okuldaki diğer öğretmenlerin anlayışından farklı pedagojik tutkuları ile eğitmeye çalışmaktadır. Sınıfını sık sık bir ağacın altına götüren, burada ders işlediklerinin düşünülmesini sağlayacak şekilde kızların kitaplarını ellerinde tutmalarını isteyen, tarih anlatması gerekirken mesela geçen yaz çıktığı Mısır gezisini anlatan, bazen nişanlısından bahseden, bazen de sanat faaliyetlerine, şehrin fakir semtlerine geziler düzenleyen genç bir öğretmendir Bayan Brodie.
Ama sınıfa Jane Eyre okuyan ve insanın sürekli hayatının baharını yaşamakta olduğunu bilmesinin ne kadar değerli bir şey olduğunu söyleyip duran bu genç öğretmen; yaşamın yüce konularının önce sanat ve din, sonra felsefe olduğuna, biliminse bunlardan sonra geldiğine inanarak 1930’ların realist eğitim felsefesinden ayrılmakta ve okul müdiresinin tepkisini çekmektedir.
ROMANTİK DEĞİL KARANLIK BİR HİKÂYE
Bayan Brodie’nin özel olarak ilgilendiği, düzenli şekilde evine çaya çağırdığı, yemeğe davet ettiği, özel hayatını paylaştığı altı kız vardır. Onun hastalıklı karizması tüm okulda “Brodie takımı” olarak bilinen bu kızlara hem diğer öğrencilerin hem de öğretmenlerin gözünde ayrıcalıklı bir konum sağlamıştır. Kızlarını hayata en güzel şekilde hazırladığını, en iyi eğitimi verdiğini, onları “kaymağın da kaymağı” olarak yetiştirdiğini düşünen Bayan Brodie’ye kızları da sevgi ve bağlılıkla cevap vermekte, sırlarını saklamakta, diğer öğretmenlerin ve müdirenin düşmanca tutumuna karşı birlikte hareket etmektedirler.
Ama kızlar zaman geçip de büyüdükçe, bireyselliklerinin, kişiliklerinin farkına vardıkça birbirleriyle ve hatta Bayan Brodie’yle rekabet etmeye başlayacaklar, son sınıfta artık karmaşık, acımasız, tehlikeli hale gelecekler ve nihayet aralarından birinin, sevgili öğretmenlerinin İspanyol, Alman ve İtalyan faşistlerine duyduğu sempatiden okul yönetimine bahsetmesi sonucu Bayan Brodie öğretmenlikten emekli olmak zorunda kalacaktır. Hayatının sonuna kadar da kızların hangisinin kendisine ihanet ettiğini onlara soracaktır.
İlk kez 1961’de yayımlanan ve küçük bir klasik sayılan romanında Muriel Spark tüm bu hikâyeyi o yılların alışılmış üslubu ile değil, özellikle günümüzde sinema sayesinde popüler hale gelen zamanda geçiş (flashforward) tekniğiyle anlatıyor. Mesela Brodie kızlardan birinin, henüz 10-11 yaşlarındaki Mary’nin okul yıllarındaki sakarlığından bahsederken, zamanda bir geçişle onun 20 yaşlarında evinde çıkan bir yangında nasıl öldüğünü dinlemeye başlıyoruz. Ya da kimi zaman her şeyi onun gözünden görür gibi olduğumuz küçük Sandy arkadaşlarıyla Kalvinizm hakkında konuşurken, birden onun bir psikoloji kitabı yazdığı ve Kalvinizm’le hiç bağdaşmayan Katolik manastırında rahibe olduğu satırlarda buluyoruz kendimizi.
Bazen sadece bir paragrafta üç farklı zamanı yaşatıyor bize Muriel Spark. Bu zaman oyunları insana kendi hayatının yaşanmış bitmiş ve hep kendi gözünden görülmüş anlarına hem yıllar sonrasından hem de başka bir gözden bakabilmenin barındırdığı hayal kırıklıklarını düşündürüyor. Bazen mutluluk bazen de mutsuzluk yanılgılarıyla her birimizin kendi hayatımızdan ne kadar da habersiz yaşamış olabileceğimiz endişesini duyuruyor. Spark’ın bu sinematografik anlatımı gözden kaçmamış. Roman 1969’da filme uyarlanmış ve Maggie Smith’e en iyi kadın oyuncu Oscar’ını kazandırmış.
‘ÖLMEDEN ÖNCE’ LİSTESİNDE
Bir ilginç not: Romanda sıkça geçen “Créme de la créme” (kaymağın kaymağı) ifadesi kitabın yayımlanmasından sonra günlük hayatta herkes tarafından kullanılır hale gelmiş. Her yerde, her zaman, herkes tarafından yaşanabilecek sıradan olayları gösterişsiz, sade bir dille, incecik, hafif, dingin, konuşur gibi bir anlatımla sunan (bunda çevirmen Püren Özgören’in payı büyük) ve döneminde rastlanmayan sarmal bir zamansallıkla kurgulanmış eserin iyi bir roman olduğu her sayfada hissediliyor. Meraklısı için; roman Ölmeden Önce Okumanız Gereken 1001 Kitap çalışmasında da yer almış.
Yazar hakkında da birkaç bilgi: Muriel Spark’ın kendisi de Edinburgh’da, romanında anlattığına benzer bir kız okulunda okumuş; New York, Roma, Rodezya ve bazı Afrika ülkelerinde yaşamış. 2006’da 88 yaşında İtalya’da hayata veda eden yazar, T.S. Eliot Ödülü, PEN Uluslarası Altın Kalem Ödülü gibi ödüllere değer görülmüş ve iki kez Booker’a aday gösterilmişti.
Çeviren: Püren Özgüren, Siren Yayınları, 152 SAYFA, 14 TL
Ali Demirhisar
İzdiham
Yukarıdaki yazı acaba İzdiham dergisinin hangi sayısında yayımlandı?