İzdiham Dergi

Musa Günerigök, I Harfinin Durumu Kitabını Değerlendirdi

Bir Erginlenme Kitabı: I Harfinin Durumu

Bir erginlenme kitabı. Varoluşu teniyle duyan bir Öznenin yaşamın temel sorularını (ölüm/aşk/sevgi/ayrılık) tartışma konusu ederken yaşadığı hayret ve şaşkınlık. Bunu yaparken elinde iki araç var: öznenin kendi serüveni ve entelektüel birikim.

Ne ki bir çatışmayı berâberinde getiriyor bu durum. Entelektüel birikim ve kazanımlarıyla kendisine açılan yaşam serüveni arasındaki mesâfeyi bir türlü kapatamıyor, ince bir gerilim hattı üzerinde kendi duyuşundan emin olmak istiyor. Şiirin kurulduğu zemin de bu. Kitabî olan ile beşerî olanın ezelî çarpışması bir bakıma. “Bin bir renklidir yaşamın ağacı, kuramsa kurudur ve tekdüze.” dercesine gözlerini olabildiğince kendi yöresine, yakınına, teninde ısısını ve müziğini duyduğu nesnelere yöneltiyor.

I HARFİNİN DURUMU ile ilgili görsel sonucu

Büyük anlatılar ile yaşam arasında sürgit büyüyen mesafeye bakarken, bilinçlenme edimiyle günlük yaşamın yan yan gelmezliğinden yakınıyor. Erginlenme kitaplarının başat özelliğidir bu: kendine bir yer açarken öncüllerin, öldürülmesi gerekilenlerin, meşkûk kılınması ilkin; peşi sıra, bulabildiği, tutunduğu gereçlerle kendi müziğini besleteme. Her erginleme süreci trajik özellikler taşır bu sebepten; iki yöne doğru gerilen özne, yıkımını ve inşâsını kendi içinde duyar; içindeki seslerden biri, onu yıkımına doğru sürer ve böylece, yıkımla birlikte yenilenmiş ve kendini bulmuş biri olarak evine geri döner. “I Harfinin Durumu” yurdunu arayan, durulacağı suların izini süren bir özne üzerine kurulu.

Kitap, “İç Derin Bir Sıkıntı”ya doğru tâkib edildiğinde, bir yönüyle anonim seslerden kurtuluyor, bir yönüyle de öznenin akim kalan tecrübesi daha bir görünür oluyor.

Ters akıntıya doğru bir kahraman. Kitabın leitmotifi bu. Bu durum, salt kişisel bir husus değildir elbette; bir çağ betimidir. Şiirin öznesi, açığa çıktığı tarihsel zamanı tecrübe eden öznelerin birleşik ruhudur bir bakıma. Şair, eğer toplumsalı konu edinecekse bile, onu yer altı ırmaklarıyla, semptomlarıyla, başka’nın ve öte’nin sesiyle yakalar. Demem o ki Türkiye’nin geçirdiği dönüşümlerin, uğradığı badirelerin, vazgeçtiği umutlarının aksüameli olsa gerek bu durum.

Musa Günerigök

Bilgili, her ne kadar ilk ve doğrudan etkilerini popülist şiirden alsa da, şiirinde halkın ve sokağın bir benlik buluşu sürecindeki imajlardan öte olduğunu söyleyemeyiz. Halk, Öznenin özdeşim kurduğu başka’dır Bilgili’nin şiirinde. Temel kaygûsu, bir kendilik bilgisine ulaşmak. Bu yönüyle dışrak olan popülist şiirden çok içrek olan şiirlere daha yakın.

Dili doğrudan, yadırgatma ve bozum yapmadan, ama şiirselliği de elden bırakmadan kullandığı için bir yönüyle hâlâ söz konusu poetikanın içinde. Şu da denilebilir: Bilgili, popülist şiirde özgün bir şiir, özgür bir ses bulmak isteyen ve popülist şiirin temel riski olan anonimleşmeye düşmeme kaygûsuyla şiir arayan şairlere dâhil edilebilir. Hâsılı, kamusal izleklerde öznel bir dilin şiirini kurmaya çalışıyor Bilgili.

Musa Günerigök, Kaynak: Kaygusuz Şiir ve Fikir Dergisi

İZDİHAM

Exit mobile version