İşte bak görüyorsun
Çatı katından hallice bir yerdeyiz
Bizim kuşak sevmez öyle şıkır şıkır yerleri
Borges ya da Hegel bilmem ya da İbn-i Arabi
Küflenmiş bir ceket sırtımızdaki
Şark ki yaramızı saran yüzyıllık şifa
Garb desek onun âfâkı başından aşkın
Eteğini savurarak geçen kim varsa susmalar durağı
Gri ne varsa akşamla ikindi arası bir vakit
Biz dedim ya efkârı başından aşkın bir türkü arası
Dolu dizgin atların ilkbahara ulaşması gibi bir sevinç
Yurttan kaçan çocuklar, annesini yorgan altında özleyenler
Hiçbir tedirgin kuş anlatamaz içimdeki çırpıntıyı
Acı mı, o konuyu çok önceden işledik bile
İşlemez bize bu dünyanın şaşırmış kızlarının gözleri
Sessizliğin rengini sorma, onu bilmiyorum işte
Bu çift şerit yollar bizi kime götürebilir ki
Ben kendimde kaldım geç kâğıdım yaka cebimde
Her firarda yanımda bir kendinden kaçan
Borges demiştim ya onun yanına biraz Tolstoy
Onsuz olmuyor çatı katım çok sessiz kalıyor
Huzurum kaçınca birkaç sayfa Kroyçer Sonat
Bizi kimse yenemez diyeceğim de zalimlere karşı
Bu kadar kıblesi olan varken yenilmeyiz diyeceğim de
Saadeti kaçak dövüşlerde arayan o kadar çok ki
Mesela cami avlularında bekleyen o kadar çok
Uzaktan atların sesi topuklarımızı zonklatsa da
Yerimizde sayıp durmanın kerameti yerçekimi mi acaba
Yani evvelden böyle değildik biliyorum
Kitaplar söylüyor böyle değildik ey şanlı ordu
Pozitif bir ilmin bizi nasıl negatif yaptığını gör de ağlama
Yine duraklara dönelim biz tuhaf beklemeler arifesine
İnsan bekliyor zaten avuç içindeki bir yangını dindirmeden
Masalların ruhumu okşayan bir tarafı olduğu doğru
Sonu güzel bitse hep iyiler kazansa
Bak bu gördüğüm en uzun rüya
Muhakkak insanın insandan alacağı var
Mevsimleri çıkınca aradan ha evde kalmışız
Akşamları çıkınca aradan ha cenge gitmişiz
Biz kendimize yeteriz de
De bir bağlaç olarak hep duruyor aramızda
Mustafa Uçurum
İZDİHAM