…
Hoş buldum doktor.
Beni buraya rüzgârın efkârı getirdi. Parmaklarımdan saçlarımın ucuna kadar kırıldığım yaşımla ve dahi adımlarımla yine aynı yerdeyim. Burası hem en güvenli hem de en tekinsiz yer ise ben bu tuhaf bilinçle nerdeydim?
Elimin ulaşamadığı, merhamet açlığıyla inleyip duran yaralarım var. Gülerek ve bayrak yarışı yaparak yaralarımı kaşıyor tırnaksızlar. Usulca tasalansam işte şuracıkta, hakkımı mahkeme duvarlarına asarlar. Akıl almaz eğriliğe karşı dönüyorum dünya ile. Hâl böyleyken gece ve gündüz insanın kendi harfleri ile baş başa kalması yaman bir güç savaşı.
Mütemadiyen bekleyiş serptiğim kuş bakışı karanlıklarım var. Sırtımda bir sandal, kafes gibi dizili… Dünyanın en çirkin halleri göğsüme tırmanıp kalbime çöktü. Burada göstermem gereken sabır öyle çok yer kaplıyor ki; bütün şair yalnızlıklarını göğe yıldız diye asabilirim, fıtratımda var.
Ezberimi bozuyor güneş ve ayın doğup battığı yerler. Eteklerinde uyusam, çiçek kokup toprak olurum derken koşar adım gizleniyorum keskin nişancılardan. On ikiden vurulduğum yer merhametim, çocukluğum, aşkım, kızgınlığım… Süratlice kelimeler yağdırıyorum ibbânımdan. Her yerden yüzüme ışık vuruyor; uzaktan yakından. Âdemoğlu geceden nasıl korkmuşsa o kadar parlıyor sokaktaki lambalar.
Müebbet bir ayrıntıyla, iştahlı közlerimi rüzgârda tutuşturdum. Zira bir kaplumbağa için fazla seri umutlarım. Halı altına süpürülen, ağzı dikili tasalarımla burayı sevmem çok güçse ve annemden gayrı kimse omuzlarımı duasıyla dolduramıyorsa, ben kalkayım.
Yalnızca şunu yazıversen yeter:
Taşırmadan boyardı, içinde kalanları. Tehlike anında kırılacak cam gibi. Koparılacak gül gibi diken üstünde.
Neslihan Ermahiş
İZDİHAM