Oğuzhan Bükçüoğlu, Primatın Gözüne Kaçan Medeniyet
es batıdan es bilimden es yalandan toplum ester
katar dumanı linyit yatakları balta yarası ağaçların
es yüzümden es yüzüne es ben her şeye inandım
yaşamaya hiçbir yerden başlayacağım
olmadı baştan bitiriyorum şarkı kendini seslenmiyor
sokaklar kapalı bildirimle
bir gün kaldırım olacağım belli
bir gün lazım gelmeyen kırlangıç sesi
çok geç yar döküldü çıkrığıma zehir
sürüngen trake borusu yahut maveraünnehir
coğrafya tükenmez kaygı üryan nefis yüzünden
yeter ki sıkılan canıma benzemesin
seçkin ve muasır ellerin
sen ki o ellerle bıçkın tufanlar sunuyorsun
kıyıdasın bağdaşa durmuş manzaralar kotarmışsın
ayağının altında travertenler ve kuru yosun
düzeltiyorsun eklemlerini ama göğsüme dokunmadan
salan okunmazsa yüzün bir sevabı anımsatmayacaktır
piramit bilimi yıkıldı sahi kaçıncı yüz yıldayız
seni sevebileceğim bir yer bırak bana
bu şehir yayvan gürültü ondan realist kirpiklerin
kuşlar aforoz edilmekten usandı bu bir yana
ben bütün bu kalabalığa boşluk olmakla tutundum
kırlente yaslı umutlarımızla morfine karşı
ayinleri ve kapalı gişe maçları
her seferinde gülerek kaçırdık
gülmek dedim bir kere
ilk yakasına yapıştığımda hiç bırakmayacağım sandı
oysa insan kazanmıyorken de insandır
insan peki kazanınca nedir küstahlık dışında
yüzüme zaferle bakma önce ellerini yıka
viral şakaklarımdan şikayetin varsa
var git sen de panjurlu evlerde uyu
yar git başım işimden aşkın
yorgun damarlarımda taşıdığım kuyu
bakraçları çağıramayacak kadar gururlu
es yüzüme es yüzünden es ben yozlaştım
yaşamak ölüm olmasaydı
kimin umrundaydı.
Oğuzhan Bükçüoğlu
İZDİHAM