ÇOCUĞUNUZ MEVCUT DİL BECERİSİNİ KAYBETTİ Mİ?
Bir kaynak ve ardından sessizlik. Bir yokluk. Nefes
arasında bir eksiklik- penceremizin
çatlaklarından soluğuna doğru. Günlerin
ıslığı. Ağzın imkansız yuvarlağı- açık bırakılmış dolap,
toplanıp halının altına süpürülen sesli harfler.
ÇOCUĞUNUZ TUHAF BEBEKSİ SESLER ÇIKARIYOR MU?
Kumru gibi ses çıkarırdı. Biz de aynısını
yapardık. Sesler top gibi aramızda gidip gelirdi.
Ya da daha sonra yıldız dili. Bazı kelimeler derimizin
altında titrerdi. Birden kesilirdi sonra– abartılı jestlerin altında
ezilmiş yanık teller. Ve oğlumun yorgun yüzü.
ÇOCUĞUNUZUN SESİ GEREĞİNDEN DAHA MI YÜKSEK?
Kapalı bir yerde ya da mağarada birinin sesini
ölçmek zor. Dünya sahnesi önünde. Konuştuğumuz
her yer karanlık. Çünkü ağzını göremez o, dışarı
çıkacak sesi tasavvur edemez.
ÇOCUĞUNUZ ABUK SABUK YA DA ANLAŞILMAZ BİR DİLLE Mİ
KONUŞUYOR?
Benim duyduğum bir dildir. Her ses bir
sistemdir: köpeğin ya da çocuğunki. Ağzındaki inilti
su içindir susayan adamın. Kırık dökük
bir merdivenle yapılan cümle de bir cümledir.
Bu iç patlama bir yüklemdir. Bu sıvı bir istek.
Ondan gelen seslerden işaretler yaparız biz.
ÇOCUĞUNUZ BASİT ŞEYLERİ ANLAMADA GÜÇLÜK ÇEKİYOR MU? (“PEK ANLAYAMADIM”)
Bir ağacın önünde oldukça küçük görünüyor oğlum.
ÇOCUĞUNUZ BİR ŞEY İSTEDİĞİNDE SİZİ ÇEKİŞTİRİYOR MU?
Kolumdan çekiştiriyor. Eteğimden. Hafif dokunuşları
serçeler misali seksek oynuyor tenimde.
Israrı güçleniyor ha güçleniyor.
JESTLER YAPARAK İSTEK VEYA İHTİYAÇLARINI İFADE ETMEKTE GÜÇLÜK ÇEKİYOR MU?
Mutfakta ve yatak odasında yüzü kızarıyor.
Sarı ışık açık olan ama orada olmayan gözlerine
dokunuyor. Gözleri daracık gemilerinde dinleniyor
ve sular bir tarafı diğerinden ayırırken genişliyor.
İLETİŞİM VEYA KONUŞMAYI KENDİLİĞİNDEN BAŞLATMADIĞI OLUYOR MU?
Çağırdığımızda bedeni dışa doğru rahatlıyor biraz.
Onun tanrısı ne bizim kelimelerimiz ne de
kendi dudağından dökülenler. Yekpare bir beden bu.
Çağırdığımızda geliyor ve görüyor ki bizim ötemizde
imkansız silindirler var anlamların içinde yaşadığı.
ÇOCUĞUNUZ DUYDUĞU KELİMELERİ VEYA TV REKLAMLARINI TEKRAR EDİYOR MU?
Akıl aklı çember içine alıyor sahnede. Halka yapmış
koronun azametle ölçülü şiirler söyleyerek
sessiz harflere dokunduğu yere kadar çember içine
alıyor. Sıcacık, şarkılar mırıldanıyor
oğlum kendi kendine.
SÜREKLİ AYNI KELİMELERİ/İFADELERİ SÜREKLİ SÖYLEDİĞİ OLUYOR MU?
Beynindeki bir torba iplik yumağını üzüyor.
Bir kelime çentiklerine tıklıyor ve izi üzerinde
kekeliyor. Camı açık bir arabaya sesin dolması ya da
yazın en sıcak günlerinin beynine doğru yol alması gibi…
ÇOCUĞUNUZ KONUŞMAYI DEVAM ETTİRMEKTE ZORLANIYOR MU?
Her yerde olabilirdik, sonra kızıl ayın meyvelerini
yere düşürmesi. Onun kelimeleri. Bu lekelenmiş dünya
balını ağzımıza damlatıyor. Bizim kelimelerimiz
oğlumun hastalık numarası yapan öğle sonlarından çalınmış.
TEKDÜZE KONUŞMALAR VEYA HATALI VURGU YAPIYOR MU?
Ortam müsaitse, bir saat boyunca ürperdiğini izleyebiliyoruz.
Bir saat boyunca anlamı bir avuç telaffuzdan koparıp
konuşmanın berbat partisyonlarına doğru tırmanırken ürperdiğini…
ÇOCUKLARA, YETİŞKİNLERE ve NESNELERE AYNI MI KONUŞUYOR? (FARK EDEBİLİYOR MU?)
Atıfların bir çerçevesi vardır çünkü: Bizler, zamanın
dünyasında anlaşılacak anne-baba ve çocuklarız. Arabanın
radyosu tek şarkısını çalıyor. Şarkı, yine de önemlidir.
Titiz bir zamanda makamıyla okunmalıdır. Özen çünkü önemlidir,
Çünkü uyanık kalmak için ısrar eder benlik.
ÇOCUĞUNUZ DİLİ UYGUNSUZ KULLANIYOR MU? (YANLIŞ KELİME VEYA İFADELER)
Her zaman. Ve hep yanlış biçimlerde ısrar ediyor. Yanlış kelime
her biçimi aşk zannediyor: göle eğilen iyi bir ağaç,
matrak geçen gri köpek, pencereye mahkum hafıza ya da
radyonun şarkı vaatleri. Her yanlış biçim kayıplarımızı temsil
ediyor bizim, anlamak için başka dünyalara götürse bile.
Oliver de la Paz
İZDİHAM