9 Ağustos 2016

Özgür Ballı, Toplantı Tutanakları

ile izdihamdergi

 

mola yerlerinde duruyor ve çayı çok içiyordu
sadece bu bile onu iyi birisi yapabilir
filler vardı, mola yeri marketlerinde
her şey camdandı, çabuk kırılıyordu
camdan bir fil sürüsü böyle büyükten küçüğe
içlerinden birinin kırılması bekleniyordu
-aşılması beklenilen şiir bir türlü aşılamıyordu-
içinde filler, çimenlik yoktu içi bozkır mola yerlerinde
mola yerlerinde her şey bir liraydı
çay, tuvalet, kalem piller, uyumak için yastık
çünkü her şey hiçkimsenin anlayacağı kadar basittir.

bu adamın bu toplantıda ne işi var allahım
yarısı ingilizce olan saçma sapan diyaloglarda
kalabalık olmak için tek kişi yetiyordu
-“you are the man” adamım-
bana mı dediniz bayım, bayım deyince atay
aklımdan geçenleri şimdi suratınıza çat diye
müdürüm şakasına gülününce kendini iyi hissediyordu
-“you are a shining star”-

soyunmaya bile artık telefonlardan
masanın üstünde aksesuarlar:
sigara, çakmak, araba anahtarı, telefon/lar,
adamın telefonunun tuşları silinmişti ve zaten
hiç mesaj atmıyordu, atardı bir zamanlar
canım.oğlum.seni.çok. seviyorum.affet.ne.olur
boşluk yerine sayılmayan noktalar
bir tşn basmaması gibi sinir bozucu, şimdilik yeter
adamın otobüsü az sonra kalkıyordu.

düşünsenize yozgat diye bir yer var
orada yaşayan insanlar orada bir kitapçı
o kitapçıda sevdiği şairin kitaplarına bakan kız
böyle böyle yaşayıp giden binlerce insan var
bilecik var mesela, deliilyas var, deliilyas diye bir yer
saçlarını kırmızıya boyamaya cesaretli kadınlar
hala duvarlarına şarkıcı posterleri asan
hala bir umut, ne garip değil mi allahım
otobüs yozgat üstünden sivas’a gidiyordu.

yol bitmek bilmiyordu, toplantı bitmek bilmiyordu
ben bir adam düşlüyordum adam oluyordu
ben seni düşlüyordum sen olmuyordun
bir tuhaflık yok muydu allahım, yoktu.
dolu silahla rus ruleti oynayasım var senden korkuyorum
rusça bilmiyorum, korkuyorum rus deyince duj diyenlerden
saçlarını kestirmeye karar vermenden, saçlarımın dökülmesinden
saçlarının bu toplantı tutanağına girme ihtimalinden.
çay, kahve, meşrubat, kek ya da poğaca, ne alırsınız
adam hiçbirini istemiyordu.

biz bir takımız arkadaşlar, tek misyon, tek vizyon
satışları biraz daha nasıl arttırabiliriz
size güveniyorum arkadaşlar, -nasıl da yalan-
bir sonraki toplantının tarihini not alalım, tarih affetsin
ben sizi hiç dinlemedim bayım, atay affetsin
akşama bir yemek yiyelim motive olalım
adam bozkırı yarıp evine gitsin
adam oğluna sarılsın , baba sana yeni bir telefon alalım
yarın ben size bu şiiri maille
şiirimi sizin derginizde görmek ve görüşleriniz kıymetli
geçmiş olsun kaptan, sağolun güle güle.

 

 

 

 

 

Özgür Ballı, Karagöz Dergisi

İzdiham