Pencere, Mustafa Yördan
gizlemekten yoruldum tut zihnimi dök beni
masallara evrilen sıradan öyküleri
bir de benden dinleyip öyle karar ver e mi
soğuk pınarlardan yüksek yaylalardan
kırık pencere gölgesinde yaşmaklı dualardan
ve karabasan nöbetlerinden arta kalan
hissiz bir isyandan sonra
öğrendim seni sevmeyi
her ihtimale karşı yanıma aldıklarımdan
aklıma gelenlerin aklımda kalmalarından
şark köşesi sarı esrik uykularımdan
ve lavtacı andon efendiden biriktirdiğim sızıyla
dindirdim hüseynî acımı
dünyanın bir yerinden bir avuç yağmurla
ağlayan annelerin kızıl bakışıyla
arınmaya kirlerinden musalla taşıyla
ve bir kız çocuğunun örgülü saçıyla
kuşandım senin zırhını
sigara dumanı nefessiz duvar kirlerinden
sokağa açılmayan pencere önlerinden
küfürler eşliğinde haber bültenlerinden
ve bir çaydanlık dolusu yalnızlık ezgisinden
dinledim senin türkünü
sen hiç büyümeyen çocukluğum
sen varlığım yokluğum
sen gün be gün artan karanlığıma
tanrının bahşettiği nurum
gizlemekten yoruldum tut zihnimi dök beni
masallara evrilen sıradan öyküleri
bir de benden dinleyip öyle karar ver e mi
Budur şiir. Şair iç dünyamı bezedi, sağ olsun..