Rasime Şüheda Ekici, Mısafır-I Ruy-i Kalb
vurulur gerçekler orta yerinden alnının
bir mısra bir mermi büyüklüğünde bir yara
yaralar yaralar ki artık kabuk bağlamış
mermi dediğin işlemez ki nasıra
ağzımız dilimiz dikenliyken
güller dermelere lutfunuz yetse
ayrılsak bir tas ayran içmeden
görmeden gözünüzde bir hale sıkılmalardan
gitse bir derviş ötelerden tekbir getirse
içeriden bir kapı tıkırdar
ey insan sana misafirim bak aynana
hala var bak orada yüzün
sana çok da yabancı değilken henüz
kaçırmamışken zaman gözlerinden yeşilini ışığın
ey insan sana misafirim bir tahta kapının ardından
bir fokurdayan çaydanlıktan bahis açacağım
bir çift kınalı eli tanıyamamak ekranda
bir avuç serinliğe koşmaktadır çam ağaçlarının arasında
size “maktadırlardan” kaçan bir mısra getirsem
aniden önünüze atıp kaçıversem
dinlemekten ikrah ettiğimiz korktuğumuz elleri
müzikleri toplayıp getirsem size
desem ki ben aslında kaçtıklarımdan ibaretim
ey insan sana misafirim
beni kapı önünde azarlama
ey insan bir kalp kırılmaya en yatkın parçasıdır bedenin
Ayarını yapamam ne olur bozma
bir ekmek ortadan kırılmak için,bir sofra sermek için sonsuzluğumuza
ey insan sana misafirim ne olur kovma
hepi topu sana üfleyen üflemiş bana da.
Ey insan sana misafirim
baş parmağı aşınmış yanlışlığımla.
Rasime Şüheda Ekici
İZDİHAM