Regaip Albayrak, İzdiham’da Deli Gömleği serisine başlıyor.
”İliklerine kadar soğuğa saplanmış, ancak yine de her kar yağışında, rahmet meleklerinin yeryüzüne teşrifine saygı ve sevgiden ötürü yüreklerini sıcak tutabilenlere selam olsun!”
Köpekler tarafından saldırıya uğradım! Çapraz havlamaya aldılar beni. Sokağın en sonunda, yolun iki yakasının birbirine en yakın olduğu bölgede… Kanımca planlanmış bir saldırıydı bu. Çünkü bir kaç gündür “Kardan yapılmış bir adama güneşin göz alıcı güzelliğini nasıl gösterebilirim?” diye “İlimsel” bir sorun üzerine kafa yormaktaydım. Evet, üzerinde kesinlikle düşünülmesi ve sonunda çözüm üretilmesi gereken bir mesele olduğuna inanmaktayım. İşte tam bu sebepten karanlık güçler, karanlık güçlerini üzerime salarak -sanırım akıllarınca- beni tehdit etmeye kalktılar. Peki, ben korkar mıyım? Tabi ki korkarım. Tüh senin kalıbına! Dur be dur, hemen yanlış anlama. Tamam anlamıyorum. Teşekkür ederim.
Değerli Cumhurbaşkanım, Başbakanım, pek sevgili vekilcağızlarım, cancağızlarım, biriciklerim, göz bebeklerim, sizi gidi sizilerim, dizilerim, uyusun da büyüsünlerim! Öhüm öhüm. Meclisi açıyor ve ilk konuşmayı yapmak üzere Sayın: “Halkın Sesi” beyefendiyi buraya davet ediyorum.
-Kapat şu aptal kutusunu! Yazıya odaklanamıyorum. Birileri işimi bitirmeden benim bu yazıyı bitirmem, projenin detaylarını buraya aktarmam gerekiyor. Neden mi? Bilmiyorum… Birileri işimi bitirmeden dedim, çünkü köpek saldırısından sonra tehditkâr mektuplar aldım. Tamam, belki köpek meselesi onların değil de sokağın sonundaki evin bahçesinde bulunan ve ben oradan her geçişimde kıyameti koparırcasına havlayarak bana saldırmaya kalkan, ancak eline koca bir hiçten başka bir şey geçmeyen o köpeğin işi olabilir.
Çünkü parmaklıkların öbür ucunda olmamın verdiği rahatlıkla biraz sinirlerini bozucu hareketler yapıyor olabilirim. Ama bu ona bana pusu kurma hakkını vermez! Hem de denge gözetmeksizin. Bire ondu! Ancak mektuplar… Onları da köpeğin sahibi gönderecek değil ya? Göndermiş midir ki? Yok, yok, olur mu öyle şey. Ya gönderdiyse? Saçmalama, köpeğini kızdırdım diye, “Bu işin peşini bırakmazsan işini bitireceğiz” der mi hiç? Hem cümleye biraz daha dikkatli bakınca birden fazla kişinin bu durumdan rahatsız olduğu anlaşılıyor. Köpeği kızdırmandan mı? Hayır tabi ki, ”İlimsel” çalışmalarımdan. Oysa köpeğin sahibi tek başına yaşayan yaşlı bir amca. Zamane yaşlıları hem garip hem de tehlikeli olabiliyorlar. Nerde o eski yaşlılar… Haklısın galiba, belki, sanırım… Sulandırma meseleyi, neyse ne. Ben bir işe kalkıştım ve birileri fena halde rahatsız oldu bundan. Ve o rahatsız olanlar, beni etkisiz hale getirmeden bu çalışmamı tamamlayıp halkımızla paylaşmalıyız.
Şimdi vakit geç oldu. Uyumam lazım. Yarın devam ederiz kaldığımız yerden.
Regaip Albayrak
İZDİHAM