önce taştı, duvar değil, düpedüz taş
sonra doğurgan köylüler geldiler, önünde beklediler
ulaktan önce nasıl geldiyse bir haber, öyle geldiler
gazetelere, meclis kararlarına, parti broşürlerine inanarak
ve taklit ederek yerlilerin dilini.
büyük buhranları için kendilerinden öncekileri
suçlayarak ve adını karalayarak bir öncekinin
yataklarına yün, pantullarına yama çekip
kirli ayakkabılarına nakışlı mendil tuttular.
önce taştı, örüldü.
muskaları hâlâ boyunlarındaydı.
girmeye cesaret edemedikleri dükkânlarda
bir bir soylarını yaraladılar.
dernekleri, piknikleri, çocuğun okulunu
tanrı bildiler sonra.
işimiz allah’a kaldı deyip
komşu memurun kapısını çaldılar.
bu adam, bu kadın… önce taştı, örüldü sonra.
oğullara iş, kızlara bir yuva verelim diye
devlet bildiler inşaattaki kalfayı.
gavur gündelikçilik, aksaray’da bir iş,
yevmiyeyi temiz alınlarla alabilmek için.
gövdelerinde sakladıkları beş bin yıllık yorgunluk
yazları dedelerine döndürdü onları.
harman yeri, yaba ve dirgen.
2 numarada aysel hanım, 7 numarada rıfat beyler…
çocuklar okuyup doktor olacaklar ve kurtaracaklar bizi, hayır.
oğlan en iyi ihtimalle sosyoloji okuyacak
ve utanacak tüm bunlardan.
kız en iyi ihtimalle kalfanın oğluna…
yaz birden gelmeyecek, bir daha.
bu adam, bu kadın…
önce taştı, örüldü ve boyandı sonra.
hafta sonu beyaz görünmeye çalıştılar.
mezarları ziyarete gidip
bayram sabahı dediler bunun da adına
tası tarağı toplayıp gelsin diye köydeki akraba.
elif ’in battaniyesi, türlü battaniyeler…
bu adam, bu kadın…
dalgınlıklarını ellerine yüzlerine bulaştırıp
darbelere göğüs gererek bazı,
bazı darbeleri destekleyerek,
özenerek bir lokmanın ağızda dağılışına
terli avuçlarında biriken
beş bin yılı hiçe sayarak bazı…
iman ettiler kanaat önderlerine.
bu adam ve bu kadın…
örüldü, boyandı ve bir duvara dönüştü sonra.
başka türlüsü mümkün değildi.
Rıdvan Tulum, ŞiirVersus
İZDİHAM