Ya kurtulmasaydık diyordum tufandan
Ya çağırmasaydı bizi
Bir dağ gibi içine gömülseydik
Sulardan aşkı doğurabilseydi analar
Anlardık o zaman
Havanda demir döven adamları
Anlardık Davud’un makamını
İklimlerin rengi yok
Kara bir öpüşle başlıyor yağmur
Uzatınca başlarını göğe
Utanırdı demir dövenler
Çünkü ar ederlerdi
Bulutlardan kaldırınca başlarını
Tespihten sayılırdı o zaman
Yağmurun yere düşen ilk damlası
Sonra şarap içmezdik kan yine kırmızı
Kırılmış elleriyle muntazam
Ve muazzam bir kan içinde çığlığı
Ölmemeye ilk aldanış
Ayrılmaya gün sayarken koparılmış
Bir tutam saç inerdi göğsünden
Göğsünden saçlarına dökülen yıldız
Huy olmuş yazgın
Su bulmuş, gövde yerine toprakta
Direncinden bahsediyor
Rüzgârlara inanmış bir kavim
Ve can sızıyor
Gövdenin en çatlamış yerinde
Sen ey bozguncu rüzgârların çerağı
Gülüşlerinin esrarından saklanırdık
Demirler kavminde bir gece çıraktın
Suları ilmikleyince tufan yazdın
Oysa biz aksatmadan utanırdık
Günbegün büyüyen çocukları hep sana anlattık
Rıdvan Ünal
İzdiham