Japon Edebiyatı’nın en üretken, öncü ve hayalci yazarlarının başında gelir Akutagava.
Tıpkı Sait Faik gibi “yazmasa çıldıracaktı” yazarlardandır. 150’den fazla kitap, hem de sadece 12 yılda…
Akutagava’nın öyküleri genelde serin bir hava tadı taşır. Soğukkanlı bir anlatımı var. İster duygusal bir sahne olsun, ister cehennemde ceza çeken insanları anlatsın hiç fark etmez onun için. Kendinden emin, paniklemeyen biri. Gerçekliği bazen iliklerine kadar yaşadığı için bunu ustalıkla okura aktarabiliyor. Ama gerçeklik sözüne kanmayın. Öykülerinde gerçeküstüne yakın sahneler, imgeler, masalsı anlatımlar bol bol mevcut. Gerçekçilik daha çok acımasızlık olarak ortaya çıkıyor. Bunun nedeni ise sanırım yaşamında gizli.
Annesi o daha bebekken çıldırmış, onu dayısına vermişler. Dayısının adını soyadını olarak almış.12 yaşında annesi ölmüş, 21 yaşında liseyi bitirmiş ve deli gibi yazmaya başlamış. Evlenmiş, bir oğlu olmuş. 35 yaşında uyku ilacı ile yaşamına son vermiş.
Akutagava, Japonya′da adına öykü ödülü verilen ilk yazardır. Kurusava onun iki öyküsünü Raşomon adıyla sinemaya aktardı ve Venedik Film Ödülünü kazandı. Bunun yanında kısa roman diyebileceğimiz öyküsü Kappa en ünlü yapıtlarından, Borges’in de favori kitaplarındandır.
Akutagava ilk kez bu kadar kapsamlı ve Japonca’dan çevrildi. Özellikle, Raşomon, Burun, Cehennem Tablosu, Örümcek İpi, Mandalinalar, Çalılıklar Arasında, Çin’li İsa gibi en çok bilinen ve onun ustalığını gösteren öyküler var. Bununla birlikte kitapta çevirmen ve Japon Edebiyatı araştırmacısı Dr.Oğuz Baykara’nın Akutagava’nın yaşamı ve yapıtları üzerine doyurucu bir yazısı bulunuyor.
Behlül Dündar
İzdiham