29 Eylül 2024

Saraydaki Soytarı: Alice Harikalar Diyarında

ile izdihamdergi

Bilinir olmak, takdir görmek ve bitmek bilmeyen övülme arzusu. Toplumda böyle bir salgının hızla yayıldığını düşünüyorum. Birkaç on yıl önce iletişim araçlarının çok kısıtlı olduğu toplumda ilişkiler haliyle böyle değildi. Birçok insan için bugün temel uğraş haline gelmiş olan birçok hareket o gün için henüz kullanıma girmemişti. Bu durum insanlık tarihi açısından ilginç ve dikkatle takip edilmesi gereken bir durumdur. Sonuç olarak bugün haberleşme teknolojisi tarihteki olağan akışından çok daha hızlı bir biçime gelmiştir. Peki, bu hız, bu değişim ve dönüşüm bize ne getirdi? Ya da daha ileride neler getirecek? Bunun hakkında artık konuşma zamanının geldiğini düşünüyorum. 

Sosyal medya dedikleri sanal bir ortam var ki, artık insanlığın önemli bir kısmı bu mecra ile anlık ve daima iletişiyor. Bu mesele oldukça sokak ağızı ile eleştirilse de ben meseleye farklı bir açıdan bakmak istiyorum. Bana kalırsa insanlar dilediği mecrayı dilediği şekilde kullanma özgürlüğüne sahiptir. Ancak özgürlüğün tarifinde ifade edildiği gibi benim hakkıma tecavüz etmediği sürece! Ne demek bu hakka girme durumu? Belli birtakım basmakalıp düşüncelerin ve popüler eğilimlerin bizi esir etmesi karanlığından bahsediyorum. Hani toplum, popülizmin azgın canavarını tatmin etmek için sürekli bir arayış içinde ya, işte tam olarak bunun bizim alanımıza girdiğini düşünüyorum. Toplum yaşamı ile ilgili eğilimler ve yaklaşımlar henüz bütüncül bir onay dahi almadan hızlı bir şekilde normal sıfatı ile muttasıf oluyor. Yani toplumda uç yaşantıların hızlı bir şekilde yayıldığı kanaatindeyim. Bir tavır bir konuşma biçimi ya da bir yaşam stili popülerlik kazandığı oranda meşru oluyor. Oysa sosyal ağlarda beğeni almak veya izlenim almak bunu hemencecik sağlamamalıydı. Zira toplumun genel adabı muaşeret hallerine uygun mu değil mi? Bu sorunun cevabı oldukça önemlidir. Nihayet cevaplanmadan hal ve tavır onay görebiliyor. Böylece yeni normal başlığı altına bir bölüm daha açılmış oluyor. 

Papağan gerçek anlamda konuşabilen varlık değildir. Papağanlar düzenli tekrarlar ile davranış kazanabilen kuşlardır. Birçok hayvanda görmeye alışık olduğumuz bu durum yapılan işin bir taklit olduğu gerçeğini değiştirmez. Taklit hali ise aslı ile aynı şey olamaz. Dolayısı ile Papağan konuşması hasebiyle insan sınıfında değerlendirilemez. Nitekim insanoğlu için güncel tehlikelerden biri de papağanın konuşması gibi taklit bataklığına düşmektir. Şöyle ki oturmamız kalkmamızdan tutun toplumsal birçok konuda sosyal ağlardan alınan ilhamlar hayata dair davranışlara dönüşüyor. Bu durum gerçek ve istendik olmasa bile Papağan misali bir taklit söz konusu olabiliyor.  Sonuç olarak sana ait olmayan, kendi kendine gelişmeyecek bir davranış sana sosyal ağlar vesilesi ile öğretiliyor. Peki, nedir bunun adı? Düpedüz bu toplum mühendisliğidir. Sebepleri ve sonuçları itibarıyla mutlaka bir amaca matuf olarak kurulan bu düzen insanların davranışlarının belli yollara yönlendirmektedir. 

Böyle bir şey sorun teşkil eder mi? George Orwell’den başlayarak birçok distopik eserde anlatılan türden bir yönlendirme olduğu aşikâr bir gerçektir. Ancak bu nelere sebep olur bunu henüz tam anlamı ile yaşamadık. Aslında ben dönüşüme toplu olarak karşı çıkmayı da anlamsız buluyorum. Ancak günümüz sosyal ağları, insan ve davranışını sandığımızdan çok daha yüksek bir etki ile boyunduruk altına alabiliyor. Bana kalırsa üzerinde düşünmemiz gereken yakın bir tehdit olarak sosyal ağlar ve iletişim dünyası karşımızda duruyor. Teknoloji ve faydaları üzerinde uzun uzun vaaz edenlerin rahatsız olacağı kabilden ben bu durumun bir delilik hali olduğunu düşünüyorum. Daha ileri giderek insanoğlunun bir büyük yönlendirme ve manipülasyon ile karşı karşıya olduğunu düşünüyorum.  

Şimdi bu meseleyi örnekler üzerinden okumaya başlayalım. Eski çağlardan bu yana bütün saraylarda soytarılar olmuştur. Sarayın soytarısı saray halkını ve en çokta sultanı eğlendirmekle görevli usta bir gösteri sanatçısıydı. Bunun yanında sarayda eğlence işlerine bakan birçok görevli daha mevcuttu. Bunlar görevlerini en iyi şekilde yapan ve sahne sanatı icra edip bol ve coşkulu alkış alan insanlardı. Bununla birlikte saray halkı içinde çeşitli sanatlarda ustalaşmış birçok sanatkâr vardı. Tüm bu insanlar toplumu yönlendirmezdi. Soytarılar devlet işlerinde ve millet işlerinde etkili bir güç değildi. Zaten iş tanımları arasında böyle çetrefilli ve can sıkıcı işlere bulaşmakta yoktu. Zihinlerinden dahi geçmeyen bu durumun yerine gösterilerini yapıp insanların güldürerek ünlü olmanın zevki ile hedonist bir hayatı yaşardılar. Saraydaki soytarılar işlerini layıkı veçhile yaptıkları sürece mükemmel bir saygınlık kazanmaları kuvvetle muhtemeldir. Lakin kendi alanı dışına bol miktarda taşarak hayatın anlamına dair aforizmalar üretmeleri onların işi değildir. Tüm bunların ötesinde toplum şekillenen bir şey olduğundan ötürü ona şekil vermeyi soytarılara bırakmak toplumun selameti için uygun değildir. 

Medet ummak ya da bir kişiyi örnek almak insan için fayda sağlaması muhtemel bir şeydir. Ancak şurası kesin ki medet umduğun şey, gerçekten sana fayda sağlayacak olan şey olmak zorundadır. Zira eskilerin değiminde ifade edildiği gibi eğri sopadan düz çizgi çıkmasını beklemek oldukça beyhude bir beklenti olacaktır. Altını çizmemiz gereken önemli bir gerçekte şu ki, hayatta ihtiyacımız olan şey ne ise onu membaında bulabiliriz. Ne demek bu? İşler ehline teslim olunduğu sürecek her zaman keyifli bir çevre ve başarı dolu bir kariyer bizleri bekler. Yaşam oldukça kısa ve sandığımız kadar seçenekler bizim için yazılmamış olabilir. O sebepten ötürü sosyal medya fenomeni diye tarif edilen meşhur tip bizim için doğru bir örnek olmayabilir. Şöyle bir cümle kurmakta bana çok anlamsız geliyor. Ne iş yapıyorsunuz diye sorulduğunda ben sosyal medya fenomeniyim diye bir cevap mesela. Okulda büyüyünce ne olacaksın diye sorduklarında ben futbolcu olacağım demek gibi bir cevap. Çünkü sosyal medyada görünür olmak, günümüz dünyasında oldukça para kazanılan ve bununla birlikte meşhur olunan bir alandır. 

Bakın burada kesin olan şey belli bir gruba karşı savaş açmadığımızdır. Herkes istediğini gayet serbest bir biçimde sergilerken bizim arzumuz nihayetinde topluma akıl hocalığı yapmak gibi ustalık gerektiren birtakım hallere açıklamalara soyunmamalarıdır. Lakin insanların kendi sosyal gerçekliklerinden sıyrılıp bir de çeşitli sosyal medya ağlarında duygularını beğeni butonuna bağlı bir biçimde yaşamaları oldukça korkunç bir tehlikedir. Buna işret etmekte hali hazırda yazmaktan bıkmamış olan bizlere düştü. Bütün bu hikâyenin en hazin tarafı, birçok genç orada gördükleri hayatı, yaşamın kendisi ile karıştırmaktadır. Kimsenin hayatı kameranın önündeki kadar mutlu ve mesut değil. Ancak artık insanlar kendilerinin mükemmel sürümlerini oluşturma fırsatını yakalamıştır. Hem de hiç maliyet üretmeden. Oysa kişilik görünüm ve estetik oldukça zevki selim ve akıl sahibi insanlar tarafından kurulması gereken mühim bir değer iken biz bizler neredeyse ekranda ne görüyor isek gerçek hayatta uygulamak eğilimine giriyoruz. Sonuçta tahmin edileceği gibi oldukça hazin olabiliyor. 

İZDİHAM