Selçuk Topal, İzdiham’ın 24. sayısına şiir yazmış
SİNEmaLARA düş
izdiham çıktı 24 saat açığız deli doğumlara
zamana takvimden bakma arif olan takmaz rakamlara
diktim usta fakir gömleğin düğmesini kırık kalpler müzesine
işte lügatlere güncelleme 10 urganı da bağlasaydık kelime haznesine
hal içinde hallendi şehir zebun adını kazıdı korkulara
asılan suratımda neye benziyordu yüzüm yer gök han suskulara
meskunum eh methettiğin dağın içinde derinlemesine
edebiyattır Türkiye, en güzel şiirdir yazılan sümbül en temiz sinesine
dikildi lekeli yamalar belki sana inanırlar iğnen işliyor duygulara
ecel her dem erken gelen makamsız şarkıdır girer düşlerim akşamlara
bir ruh yarasıdır kabuk tutmaz ülkem alnı varmış secdesine
işlenen cinayeti çözeli hayli suç ve ceza yansıyor sinema sahnesine
yeter bana otu kanımla sulanan yurdumda ölüm yüksünmem yaşamlara
arapçanın direnişle suladığı sürahime şiir de kan kan damlar mısralara
tut alkışın tarihçesini var elciğezinle alkışla ellerin şişercesine
döngü rayda başladı kibir suda sürer izini kendini izlercesine
elbet ölüler boş konuşmaz ahali lakırdıyla gider gelir mezarlara
resmi haritalar batak anlamadım beni neden seviyorsun var git uzaklara
gürültü yapacak kadar çoğuz hangi noktalama işaretiyiz karaktersizcesine
irin akıyor içimden mecburi tedavi cerrahi mendili kayıp savaşçıyım ölürcesine
sırtını yere getiremediler koca Yusuf’a vurdu oturanlar filikalara
işte yine anlatamadık ya mevzuyu bak soyunmuştuk anlatmalara
yine kuyuya döner sinema kadını sulara gömülürcesine
ilk nefes ertesi tükür genindeki külleri sevgili küllükleri öpercesine
romanları bir dostluk manifestosu ikisi de alevdir sönmez ışıklara
mislince yaşasa bir ruh macerasını bu sedada anlatamaz başkası insanlara
işte kısmen güçlü birkaç parka şık kesim melankolik teori gerçeği bölercesine
düzyazıya sinmiş şiirden havalanıp göğüs kafesime bir kuş kondu suskuyu ötercesine
ölümü sahiplendim usta fakat tebeşir yetmedi yazılanlara
röportajdan damlayan ışıkla aydınlana kor hangi düşe uzananlara
dayıya kabahati cezayı yengeye acıyı böl aileye gıdım gıdım üleşircesine
üşenmedim içtim kafam güzel değilken bozuktur gayet çevirim metal dinlercesine
ne mutlu Ömer’e ne mutlu Çağatay’a ne mutlu okuyup anlayanlara
ciltlerce şiir demledim bir daha kan kırmızı bir de vurur yar başıma bak şu kanamalara
ünlüyor Battal Gazi’yi şanlı soyunu seyyid Cafer’i yiğitçe övercesine
Saraybosna’da durmuş şimşek çakar gibi fotoğraf çekilmişiz selficesine
ayağı zoom yapıp şapkayı tanıtan reklamın kötüsü olur mu anlayanlara
yerde pet şişe, dibinde kalan nektarı faturadan düş(meli) çıksın hayırlara
ıssızım anne kocaman bir tümen bayar içimdeki kalabalığı seni özlercesine.
Selçuk Topal’a teşekkür ederiz. Arada bizi överseniz seviniriz. Aslında övülmek değil sorun, hala iyi bir iş arıyoruz.
İZDİHAM