oturduk tek tek saydık putlarımızı
benimki açık ara ilerideydi
oradan öylece baktım -ora biraz beride
musa’nın berisi
beri peri olsaydı keşke diye mırıldandım
mırıldanışım bir kedi gibi sırnaşık
kelimelerden sofralar kurdum -sofra sonra oldu
sonra sevdiğimi söyledim sonrayı sevdiğimi
şefkati peygamberceydi
gözü gözümde, işaret parmağı dünyanın üzerinde
üzülmekse üzüldük kahrolduk yandık
üstüme çağ düşmüş gibi ağlatıp beni inletti
diyebilseydim ki arkadaşım musa peygamber dün bendeydi
saçları saçlarım kadar
boynundan boynuma yarılmış bir deniz bana geldiğinde
dalgalı kızıl bir yerdeyiz -bütün zamanlara uygun
insanın peygamberden arkadaşı olması pek havalı
hava kış bizde yaz ha yaz bitmiyor kelimeler
korkmuyorsan ıslanmaktan sırılsıklamsın
ardından buza kesiyor yağmur fırtına kar
anlaşamıyorsun -mesela bu bile konuşacak bir şey
insanın konuşabilmesi güzel
onca laf olsunlukla dolmuş konulardan sonra
günahsa günah ayıpsa ayıp perdeyi kaldırdık
musa cam gibi karşımda
ben içinden geçiyorum camın ya da işte musa’nın
ötede gitmediğimiz bütün yerler sırada
tek tek şikayet dilimde
tek tek dilinde merhamet af
diyebilseydim ki arkadaşım musa peygamber dün bendeydi
belki kimsenin peygamberi olmasın diyeydi
herkesin inandığı ama inanmayan herkese bir musa.
mesela muhammed’e kadar
finanse edemediğimiz şeyler üstüne oturttuğum
kalbimin cereyan alması ve elektrik zamları üzre
akşamdan sabaha konuştum da konuştum
diyebilirim ki peygamber kıyağı bu bana
allah’tan ne istesem olacakmış gibi hâl
musa da musa
leyla tarifinden mütevellit
frambuazlı ağzına yakışır sözler not ettim
lili’ye şiir yazılmasa ben yazardım o da bunu not etti
herkesin lilisi kendine -cinsiyetine kibrit suyu
freud dedim hani şu bizim meşhur freud
ben peygamberim bana bunları anlatma dedi
daha birçok şey söyledi de belki ben dinlemedim
dinlesem de demezdim olmasın sırrı ifşâ
önce onun putu uçtu uçtu uçtu
benimkilerden bir devlet töreni bile olurdu
diyebilseydim ki arkadaşım musa peygamber dün bendeydi
gülüştük iki deniz gibi asası aramızda.
Sema Enci
İZDİHAM