1593’te yayımlanan Venüs ve Adonis, Henry Wriothesley’e yani Earl of Southampton’a sunulmuştur. Shakespeare sunuş yazısında bu şiir için “hayal gücümün ilk evladı” demiştir. Shakespeare böyle dediği için bu şiirin onun yazdığı ilk şiir olduğunu düşünenler vardır. Ama Shakespeare, yayımlanan ilk şiirim demek istemiş olabilir.
Venüs ve Adonis, iki bin satıra yakın bir şiirdir. Konusu Yunan mitolojisinden alınmıştır. Şiirin uzunca bir kısmında anlatılan Adonis’in çıktığı yaban domuzu avı, Shakespeare’in av konusunu çok iyi bildiğini gösterir. Şiirin sonunda da Adonis av sırasında ölür ve Venüs’ün ağlamalarıyla şiir sona erer.
Shakespeare’in yazdığı sanılan ama aslında Shakespeare’e ait olup olmadığı bilinmeyen iki ya da üç şiir vardır. Bu şiirlerden en ilginci altmış yedi dizelik “The Phoenix and The Turtle”dır. Yüzyıllarca yaşadıktan sonra kendi kendini yakan ve küllerinden yine dirilen bir efsane kuşuyla bir kumru arasındaki sevgiyi anlatan şiir öylesine gizemlidir ki eski eleştirmenler bile bu şiiri anlamak için çaba göstermemişlerdir.
Shakespeare’in sonelerini ise hangi tarihlerde yazdığını bilmiyoruz. Fakat 1593-1596 yıllarında sonelerin en çok rağbet gördüğü zamanlarda yazması olasıdır. Leslie Hotson’un pek akla yakın olmayan bir savına göre sonelerin çoğu daha erken bir tarihte yazılmıştır. Kesinlikle bildiğimiz bir şey varsa o da Shakespeare’in sonelerinin çoğunu 1598’den önce yazdığıdır. Çünkü o yıl Shakespeare’i öven Francis Meres, bu şairin “şekerli sonelerinden” söz eder. Yoğun tutkular, derin acılar korkunç huzursuzluklarla dolup taşan bu şiirler için “şekerli” deyimini kullanmak ayrıca yersiz ve gülünçtür.
Shakespeare’in yazdığı 154 sone ilk kez 1609 yılında topluca Thomas Thorpe tarafından basılmıştır. Thorpe’un, soneleri Shakespeare’den değil, başka birinden alıp izinsiz bastığı sanılıyor. Yanlışlarla dolu olan bu birinci baskıyı Shakespeare, kitap satışa çıktıktan sonra görmüş. Thorpe, T.T. harflerini kullanarak soneleri adı sadece W.H. olarak verilen birisine armağan etmiş. W.H. adının kimin adı olduğu ise bilinmemekte.
1640 yılında, soneler, John Benson tarafından yeniden yayımlanmıştır. Benson, sonelerin arasına başka şiirler karıştırmış, başlıklar eklemiş; birtakım deyimleri değiştirmiş ve soneleri yeni bir sıraya koymuştur. Bu ilk iki baskıdan bu yana, soneler yüzlerce defa basılmıştır. Hepsi ya da çoğu, yeryüzünün belli başlı bütün dillerine çevrilerek yayımlanmıştır. Shakespeare’in sanatında sonelerin önemli bir yeri olduğu belirli ve bilinen bir gerçektir. Belli başlı trajedi ve komedileriyle birlikte sonelerinin de titizlikle okunup değerlendirilmesi, Shakespeare’in yaratıcılığını bütün yönleriyle görüp anlamak bakımından bir zorunluluk olmuştur.
Soneler, salt şiir olarak, Shakespeare’in lirik dehasını dramatik eserlerinde sezinlediğimizden çok daha yoğun bir güçle karşımıza çıkarıyor. Üstelik Shakespeare’in birçok kişisel yaşantıları -hatta yer yer iç dünyasının gizli köşeleri- sonelerde gözler önüne seriliyor. Bu iki yönden, bilginler ve eleştirmenler soneleri gözden geçirmişler, yorumlayıp tartışmışlardır. Sonelerle ilgili birtakım muammalar da Shakespeare uzmanlarını öteden beri uğraştırıyor. Bu cevapsız sorular, sonelerin yazıldığı yıllardan Shakespeare’in kendisini sonelerinde ne denli açıkladığına kadar değişiyor.
Derya Yazgıç
İZDİHAM