Geçtiğimiz yılın Nisan ayında “Nasip Oldukça Çıkan Dergi” sloganıyla yayın hayatına başlayan Şiar Dergisi, Ekim sayısından sonra Ocak ayında çıkan 4. sayısıyla beraber sabitlenen üç aylık periyoduyla matbuat aleminde daha istikrarlı adımlarla yürüyor.
Mürşide Say’ın fırçasıyla ruh bulan derginin Ocak sayısı kapağı, görenleri derinden etkileyen bir çarpıcılığa sahip. Serap Kadıoğlu’nun “Editörden” sayfasında bahsettiği ümmetin ‘yaşlı’ çocuklarından biri, gözyaşlarıyla bize bir şeyler anlatmaya çalışıyor.
Şiar’ın ilk sayfası Prof. Dr. Hüseyin Hatemi’ye ait olup kıymetli eşi Kezban Hatemi’nin en çok sevdiği şiir olan “Oyuncaklarım” ile başlıyor. Ardından “Hafif Demir Kapılar” kitabıyla şiir dünyasında yeni bir soluk olan Rabia Gelincik’in “İbrahim’in Kalbi” şiiri karşılıyor bizi.
Berat Demirci hocamız “Koyun ve Bit” başlıklı yazısıyla, tahsili olup mahsulü olmayan tüketicilere atıfta bulunarak hükümetin tarım ve hayvancılıkla ilgili yeni projeler üretmesinin gerekliliğine değiniyor.
Derginin yayın yönetmeni Serap Kadıoğlu’nun her sayıda gönül ehli sanatçılarımızla yaptığı röportajların yer aldığı “Hasbihal” köşesinin bu sayıdaki konuğu kıymetli şair ve yorumcu İbrahim Sadri, “Edebiyat ya da daha bütüncül bakarsak sanat, toplumun akciğerleri gibidir. Biz aslında sanatla, edebiyatla nefes alırız.” diyerek sanatın önemine vurgu yapıyor.
Her sayıda edebi kimliği de olan tasavvuf büyüklerinin okuyucuyla buluşturulduğu “Mutasavvıf Şairler” köşesinde Yusuf Yasir, günümüze ulaşan eserler ışığında Feridüddin Attar Hz.nin bir solukta okuyacağınız hayatını kaleme almış.
Geçtiğimiz sayılarda şiirleriyle dergide yer alan Şiar ailesinden Hakan İlhan Kurt ve Serap Kadıoğlu, bu sayıda da birer şiiriyle dergideki yerlerini alıyorlar.
“Şair, kendi harından koku veren bir tütsü gibiyse, o kokuyu kimse engelleyemez, duyulur. Has şairler birbirlerini böylelikle bilirler.” diyen usta şair/yazar Celal Fedai, şiirin ve şairin ‘ne’liğiyle ilgili pusula niteliğindeki yazısıyla Şiar’ın “Bamteli”ne dokunuyor.
Şiar’ın dördüncü sayısında bir yazı dizisiyle karşılaşıyoruz. Yazar Mümin Munis, ticarî kaygı güden piyasa yazarlarının diliyle yozlaşan Hz. Yusuf ve Hz. Züleyha kıssasını Kur’an ve hadisler ışığında anlatacağı hikâyesinin giriş yazısıyla Şiar okuyucularına “Merhaba!” diyor.
Şair/yazar Hüseyin Kaya “Zamanın Kıyısında Bir Mekân” başlıklı deneme yazısıyla unutulan değerlerimize değinerek Aliağa Camii’ni başka bir gözden okuyucuya aktarıyor.
Şiar Dergisi’nin dünyayı karış karış gezen “Su Akar Yolunu Bulur” köşesi yazarı Su Kadıoğlu, bu sayıda bizi İtalya’nın başkenti ve Batı medeniyetlerinin merkezi olan Roma şehrinde keyifli bir yolculuğa çıkarıyor. Okurken kendinizi Roma sokaklarında hissedeceksiniz.
İnancı uğruna her türlü cefanın karşısında dik durup verdiği özgürlük mücadelesi ile müslüman halklara daima örnek bir lider olan Aliya İzzetbegoviç’i anlatan yazısıyla Tuba Batmaz da Şiar Dergisi’nde.
Abdülsamet Cinli, Ali Can Fidan, Ahmed Zahid Çayır, Ahmet Bahadır Sarıkaya, Mahmut Düzen, İrfan İncioğlu ve Rukiye Reçber de birer şiirle Şiar’ın 4. sayısında yer alıyorlar. Yetenekli gençlerin şiirlerine yer verilen “ŞiirŞiarda” köşesinin bu sayıdaki sahipleri ise; Betül Kayalı, Ali Zafer Nakkaşzade, Oğuzhan Yarışçı ve İbrahim Buğra Uyanık.
Bu sayıda sayfalarına “Sarraf” adında yeni bir köşe daha ekleyen Şiar Dergisi, kitaplar hakkındaki kritikleriyle okuyucuyu bilgilendirerek kitap tercihlerinde yardımcı olabilmeyi amaçlıyor.
Her sayıda mutasavvıf şairlerimizin okuyucuya nasihat niteliğindeki şiirlerini arka kapağına taşıyan dergi, bu sayıda Feridüddin Attar Hz.nin Pendnâme’sinden mısralarla okuyucuya seslenmiş.
“Edep ile Edebiyat” şiarıyla yayın hayatına başlayan Şiar Dergisi; her sayısında daha dolu içeriği, şuurlu gençlik iştiyâkı ve postmodern popüler kültüre karşı duran edebiyat anlayışıyla şahsına münhasır okuyucularını kendisinden oldukça söz ettireceğe benziyor.
İZDİHAM