Sıdık Bakır, De Ki Yağmurun Cama Vurduğu Bir Geminin Batışıdır
“Hiç dostun kalmayınca,
sarsılmış bir ömrün basamaklarından,
görüşüme gel ne olur.”
Ahmet Kaya*
Annemin cebimde bulduğu intihar mektuplarına diyecek söz bulamıyorum artık.
Uzun iç çekişlerinin gidenlerle alakası olmalı,
Yoksa durduk yere kanar mı bir zarfın ağzı.
Kaçıncı sefer bu, fırkateyn giyotine vuruluyor,
Kaptanın seyir defterinde Rimbaud,
Gökyüzünde ardışıl kekeme kuşlar,
Birinin ötekinden yok üstünlüğü,
Takvanın da farkında değil hiçbiri.
Ekseni logaritmik eriyen bir atlastan döküldük,
Gemiye alınma kriteri türle alakalı değil, politik.
Çakır bakışlılar, yunuslarla konuşanlar,
Yüreği merhamet dolu olanlar,
Ne çok ölüm köpürüyor deniz
Ve ben
Ne zaman tabuta sarılmış bir nişan yüzüğü görsem,
Bütün parmaklarım kırılır.
Kaderden diyor birileri,
Ben ikinci bir sigara yakıyorum kederden.
Mektubumun ucu yosun kokusu,
İçim, kanaryasına âşık kafes.
Atlarım bile denize dökülüyor,
Bütün kelebeklerim
Kanatlarından vuruluyor azizem.
Koyakları sancılı dalgaların esir aldığı bir eylüldeyim,
Sarhoşum, şairim, suya yazıyorum:
Kimi ayrılığın yüzüne ustura olur,
Ölüm olur kalır solgun bir dudakta kimi.
-Tebessümdür bu,
Hiçbir karanlığın kabul etmediği.
Vahim bir tiyatronun ortasındayız azizem,
Borsa ve tahviller yüzde birden yana,
Ben senden yanayım.
Suya bak bana inan yüzümü unutma,
Ben kırık bir coğrafya notuyum,
Sen yine de aldırma.
Kutsaldır o en dipte kalan,
Elime kıymığından batıyor ekmeğimin,
Zoloft, xanax, diazem ve sen,
Ne çok seviyorum bilsen,
Gamzelerinde uyumayı.
Sıdık Bakır
İZDİHAM