Sıdık Bakır, Orta Asya’da Bir Fincan Dibi
Nerden bakarsan elinde kalıyorum..
Öyleyse bırakma / sarıl..
Bahar geçti de / ben yaprağa nasıl söylerim, ağlarken düştüğümüzü..
Madem öyle, saati ayrılığa kur,
çalmadan gitmiş olasın lakin;
elin elimde olmalı mesela, biriken bir şeyler olmalı, eriyen de bir şeyler.
Bu kalp kafesine sığmıyor artık gitmeliyim,
Meneviş teninde harı gözlerimin..
Kuşlar biliyorum, göç yollarında bir annenin dudak izi..
Kursağımda akşamüstü, kaç gün oldu
yanlı aşklardan ağlama dersleri alıyorum
giden sevgiliyle alakalı..
[ Sonrası yerini bulmak zor olmadı,
bir hüzün kanamış bu yöne.. ]
Bavulumda özgeçmişim:
-Ayrıntılara girmeden aynen aktarıyorum:
“seni seviyorum”
Ve hayır!
Bir saniye..
Her şey sandığın gibi / Berbat haldeyim..
İsrafil’den bu yana gülmedim nâyi,
deliklerinde acı zula yapmış, esrik susuşlarına onların..
Yüzümün duldasını hüzne berkittim..
Ne yıkabilir gözlerimi şimdi, ne yaşımı.
Yakından bi yerden geçme ne olursun Ezizér,
sivilce yarası yüzümdeki çukurlara,
gölgen düşüyor durmadan / Utanıyorum..
İnan bana içimizdeki İrlanda elbet özgür kalacak / öp beni..
Haritayla yalpalıyor insan,
Yokluktayız / anlam bulmuşum, isimlendirme beni…
De; bazen özlüyorsun,
çölde diline yapışan şeyin su olması gerekirken
onun adını sayıklarsın..
İşte.. Bu böyledir de Ezizér..
Kağnılardan, gotik tabulardan,
serden ve antik çağlardan geçtim..
Sende durdum / İfşa etme kibrimi..
Usandım alnımdaki kirle, batmış bir gazetede sürmanşet olmaya.
Biliyorsun / ve beni üzme Ezizér..
Annesi çok ağlayan çocuklardanım ben..
Bilatedbir yollarda pusuya düştü kuraklığı serçe parmağımın..
Saçlarımı okşa ah / günahlarımı evcilleştir.. Ölümü de gülünç oluyor bak şairin..
Israrları bırakıp Bab-ı Ali çatısına düşen her bir güvercinin kanadı,
İbranice şirke girmenin yasal mermisidir lügatımda..
Öyle bakma Ezizér, bunu da geç kayıtlara.. / Elin, elimden düşmeden..
Gitmek istiyorsun tabi, git..
Bu öykü de biter ..
Leyla ölür / Mecnun evine döner.
Sıdık Bakır
İZDİHAM
Bu öykü de biter / Leyla ölür Mecnun evine döner…