Evet, bununla geleceğe bakmak çok kolay. O yazıyor sizler okuyorsunuz. Hım, başladı yazmaya hamarat kalemim!
İnsanları ve yaşamı sadece kendi içimizde olan potansiyelimizle tanırız. Birine aşık olmamız ve o kişiye yaklaşım biçimimiz ise potansiyelimiz ile alakalıdır. Leyla ve Mecnun’un dillere destan büyük aşkını düşünelim. Yıllar önceki koşulları düşününce hayallerimizi süsleyen yakışıklı genç ve bir o kadar güzel mi güzel genç kız var mıydı ? Belki de Leyla şişko ve kısa boyluydu yada Mecnun çok kâba bir adamdı. Leyla onun o kâba haline âşıkken, Mecnun ise içten gülümsemesine aşıktı. Hiç bu açıdan bakmadığınıza neredeyse eminim. Yanıldım mı?
Peki o zaman günümüz koşullarına doğru savrulalım; bakımlı, zayıf ve şık giyimli kadın ile yakışıklı, kaslı bir adamın birlikteliği vurgulandığına dikkat ettiniz mi? Dikkat etmediyseniz şöyle bir sosyal medyaya hatta televizyon karşısında izlediğiniz dizilere bakınalım. Oysa gerçek hayatta kilolu ve kısa boylu kişiler de mevcut iken, güzel ve bakımlı olanı gözler görür. Fakat sevgi yada aşk dizilerde yada sosyal medyada anlaşıldığından çok daha farklıdır. Asıl olan gönül gözüdür. Leyla’nın gözünde mecnunu anlatılır. Dillere destan aşk hikayeleri göz ile değil gönül ile görüneni aktarır. Gönül gözü, karşındaki insanı fiziki yapısıyla değil; karakterini ve kişiliğini benimsemektir. Seven en çok kusurlarıyla benimserken mükemmeldir. Kusursuzu yaratmak kendi benliğine hakaret olmalıdır. Kusursuz aşk: Kusurlu olanı kusurlarıyla sevmek ile başlar. Gözler; fizik yapısı düzgün, zengin olanı ararken, kalp; mükemmeli yaratma çabasından yoruldu! Hayat, mükemmeli ararken, sadeliği unuttu! Aşk, merhamet ve mutluluğu kalpten hissetmekti! Birine aşık olduğunuz da o insanı değiştirmek belki de hayatta yapılacak en kusurlu davranıştır. Seven insan sevdiğine benzemek ister.
Aşık olmak, aşık olduğunda insanda benzerlikler görmektir. Düşünce, karakter ve kişilik olmadığı sürece aşk ve sevgi anlamsızdır. Öyle anlar vardır ki, yakışıklı dediğiniz insanla 2 dakikalık muhabbet anında belki de tanıdığınız en itici insan hâlini alır. Daha önce de bahsettiğim gibi içimizde olan potansiyel ile tanımlarız. Aynı şekilde aşık olduğunuz insanın sizi siz olarak tanımasına müsaade etmelisiniz. Dürüst ve yalansız bir birliktelik için öncelikle aşık olduğunuz insanı kendi potansiyelinde kabullenip, kendinizde var olan potansiyelle karşılık vermelisiniz. Elbette, duygularınıza dur diyememek bir noktada anlaşılabilir ama kayıplara dur diyemezseniz istemediğiniz bir profil çizme ihtimaliniz yüksek olur.
J. Steinbeck; “Gerçeğin bir anda verdiği acı geçebilir ama yalanın ağır, tüketici ıstırabı asla geçmez. Açık bir yara olarak kalır” der. Yani yalan bir profil çizmek yerine dürüst olursanız acı çekmek yerine mükemmel bir ilişkiyi birlikte yürütmeye başlarsınız. Uzun süren birlikteliklerin mutlu bir hayatin sırrına tam olarak budur; yalansız ve kendi profilin ile var olmak. Bu sebeple; ” onu kaybet miyim, acaba beni istemez mi, başkasını sever mı? ” gibi sorularınız, kendiliğinden cevaplanmaya ihtiyacı vardır. Mükemmeli aramaktan vazgeçtiniz an da mükemmel daima yani başınızda olacaktır… Kısaca: Sizi siz olarak sahiplenen kişi ve kendi profili ile benimsediğimiz kişi gerçek aşkı barındırır.
Mükemmel aşkınız ile tanışmanız dileğiyle.
Sıla Geyik
İZDİHAM