Sin Edebiyat dergisinin yeni sayısı yayımlandı.
Sin Edebiyat’ın yeni sayısı öykülere ve öykücü Gamze Arslan söyleşisine ev sahipliği yapıyor.
Sunuş Yazısı:
“İnsan, düşleri öldüğü gün ölür.”
Yaşar Kemal
İnsanlığın yaşantısının ispatı geride bıraktıkları olmuştur. Çağlar öncesinden, ilk ilişki ve toplumsallaşmadan, sınırlarla bölünmeye varana kadar kendi dilinde sözlü-yazılı anlatılar ve anlatılara konu olan yaşantılarla ömrün el verdiği ölçüde kültürel depo oluşturan insanlık, yaşadığı her ne varsa duygu süzgecinden geçirip çevresiyle paylaşmıştır. Bazen kendi cinsiyle bazen hayvanlarla, doğayla bazen de hiç bilmediği gelecek zamanla… Yadsınamaz derecede düş gücü kullanıp ilerleme kaydeden ve bu ilerlemenin sonucunda bölünme, ayrışma, bireyselleşme, yeniden toplumlaşma gibi çatışma gerektiren süreçlerden geçerken hem geçmişini hem de geleceğini düşleyerek günümüz toplumlarına zemin oluşturan insanlık tarihi, taklit ve yaratıcılık gibi hem düşünsel hem de eylemsel kavramları kullanarak yaşantısına yön vermiştir.
Efsaneler, destanlar, masallar gibi sözlü kültür eserlerini temele alarak yazılı kültüre ilk giriş ile birlikte hayatın birçok kesitinden izler taşıyan, hayatı tecrübe edenlerin ayak izlerine değinen, onların hislerini açığa vuran, eylemsel farklılıklara ve neden-sonuç ilişkisine atıf yapan bir türe; öyküye bakalım. Öykü; gerçek olayları taklit etmenin ötesinde gerçek hayatın paralelinde seyreder. Bir başka deyişle öykücünün dünyaya üçüncü gözüyle bakışıdır. Bu bakış, gerçek ya da gerçekte yaşanma ihtimali olan olayları, belirli bir kurgu etrafında toplayarak içerisinde yer alan karakterlerin tavır, duygu, davranış durumlarının kurmacayla dışa vurumuna, dolayısıyla öykücüye sınırsız yaratma gücü ve okuyana da uçsuz bucaksız hayal gücü tahsis eder. Kendimizi de bir öyküde rol alan karakter olarak kabul edip öykü sayımızın sayfalarında dolaşan diğer karakterlerle bağ kurmanızı diliyoruz.
İZDİHAM