Son Öğün, Mustafa Yördan
Yaprakları dökülüyor son bahçemizin
gülistanımız dönüyor hara
bir çocuğun gökleri delen bakışlarında
kör bulutlar kan kırmızı yağmurla
sınıyor çorak toprağımızı
Sahici rüyalardan uyanıp döküldük meydanlara
avazımız çıktığı kadar susarak
belki bir masal kahramanına öykünen
bir varmış bir yok olmuş şehirlerde
saklanan çocukları ebeleyen füzelere
öylece duran köhnemiş dev cücelere
ve daha nicelere söverek
bir intikam ahdiyle çivilendiğimiz yerden
fışkırır mı dökülen yapraklarımız
Duaları kekeme aminlere üleştiren
birleştiren zulmün çarklarını boynunda
intiharı yaşamak yaşamayı intihar bilen
kendisi için değil ölünce insanlık adına ölen
tutsağı olduğumuz nehirleri
ikiye bölen mucizelere sarıldık ve donduk
dünya dedikleri bir çocuğun gökleri delen gözünden
bomba sesleri fonunda yenen son akşam yemeği
/karnını doyurduysan oyalanma küçüğüm
vakit geç olmadan yat mezarına. /