Şule Hatipoğlu, Çarpışma Filmini Değerlendirdi
2004 yılı yapımı Çarpışma, ırkçılık ve yabancı düşmanlığının işlendiği bir çok film içinde, değişken kurgusu, oyunculukları ve metaforik göndermeleriyle öne çıkan lezzetli bir yapım. Açılış sahnesinde Ana karakterlerden, Graham’ın (Don Cheadle)sarfettiği şu sözler, filmin bütünü ve belki de hayatın kendisiyle özdeşim kurabileceğiniz çağrışımlar barındırıyor. “Bir dokunma duygusu…Gerçek bir şehirde yürürken insanlar sana çarpar durur. Los Angeles’da kimse sana dokunmaz. Hep bir metal ya da cam ardındayız. O dokunuşları öyle özlüyoruz ki bir şeyler hissetmek için birbirimize çarpıyoruz.”
Başından sonuna dek birbirinden çok farklı karakterlerin kesiştiği sahneler, her birinin hayatını altüst etmiş “öteki” kimliği ve bu konu üzerine kurulmuş 2 günlük yaşam kesitleri mükemmel bir kurgu ile aktarılıyor. 2001 yılında ikiz kulelere yapılan terör saldırısı ile zirve noktasına çıkan yabancı düşmanlığı, ABD toplumunun kozmopolit yapısında sarsıcı yansımalarla kendini gösteriyor. Beyaz’ın Siyah’a, erkeğin kadına, Koreli’nin Meksikalı!ya, Siyahın Arap’a , polisin sivile bakış açıları, ön yargılı yaklaşımları sonucu “her şeyden evvel insan olma” bilincinden uzaklaşma eğilimi, keskin diyaloglar ve hafızalara kazınan görüntülerle işleniyor.
Oldukça kalabalık kadrosunda başrol diyebileceğimiz ağırlıkta yer alan bir oyuncu yok. Bütün oyuncular neredeyse eşit sürede muhteşem performanslarıyla göz dolduruyor. Sürenin mükemmel kullanılması ve hikayeye katkısı olmayan, anlamsız tek bir sekansın bulunmaması da kurgudaki başarının kanıtı. Esasında2006 En İyi Film, En İyi Orijinal Senaryo Ve En İyi Görüntü Oscar‘larını almış bu filmin başarısını anlatmak için kanıta çok da ihtiyaç yok.
O yıldan beri film sektöründe çalışmak üzere eğitim alan öğrencilere, eleştiri kitaplarında ders olarak okutulan bu filmin şimdi, şu anda izlenmesi yaşadığımız coğrafya ve çok kültürlü yapıda, son gelişmelerle birlikte daha da bir önem arz ediyor kanımca. Kendinizden saymadığınız, bir arada aynı ortamı paylaştığınız halde, ötekileştirdiğiniz kimselerin, yardımına ve merhametine ihtiyaç duyabileceğinizi, bağlı bulunduğunuz alt-üst kimliklerden ve etnisiteden sıyrılıp sadece “insan” olduğunuzu anlamak için gerçekten bir “çarpışma” başka bir ifadeyle “yüzleşme” mi yaşamak gerekiyor?
Filmde bölge savcısının eşi Jean (Sandra Bullock), kafasına silah dayayıp arabalarını çalan siyahlara ve onlarla birlikte nefret ettiği, işini düzgün yapmayan her yabancıya öfkesini kusmaya doyamamakta, bu durumdan da sıkılmaktadır. Ancak derdini anlatabileceği ve düştüğünde, onu ayağa kaldırabilecek tek insan, hizmetçisi Maria’dır. Arabasını çalan iki hırsızdan Anthony(Ludacris) beyazların kendi ırkına olan düşmanlığını, yalnızca “onlardan” çalarak cezalandırmakta, kendisini haklı bulmaktadır. Bir gün çalacağı lüks bir jipin, kendisi gibi bir siyaha ait olabileceği aklına bile gelmemekte, bu yüzleşmenin hayata bakışını değiştirebileceğini bilmemektedir.
Film yapımcısı Cameron (Terrence Howard) Beyazların dünyasında nasıl yükselebileceğini öğrenmiş siyahi bir film yapımcısıdır. Maruz kaldığı aşağılanmaya gösterdiği tahammül, eşinin sabrını taşıracak, yaptıkları tartışmada, aynı ırktan bu çiftin bile birbirlerini ötekileştirdiklerine şahit olacağız. İran’lı Farhad’ın (Shoun Toub) derdi ise, dükkanını yağmalayan, kendisini” terörist arap” gören zihniyete karşı ailesini ve mal varlığını korumaktır. Bunun için aldığı tabanca, kararını değiştirmesine sebep olacak ve hatta onu filmin en önemli sahnelerinden birinin yıldızı yapacaktır. Matt Dillon sergilediği ırkçı polis Ryan rolüyle filmin ilk yarısında nefretimizi kazanırken, ikinci yarıda zirve performanslarla durum tersine dönecek, çömezi olan genç ortağına yaptığı uyarının haklılığı, gözlerimizi yaşartacaktır; “Kendini tanıdığını mı sanıyorsun?” Polis Dedektifi Graham’ın, kötü Polis Ryan’ın aile dramları, sergiledikleri duruşun kaynağı aslında. Tıpkı bizim gibi.
Geçmişte yaşadığımız olumsuz tecrübeler, aynı zamanda etrafımıza ördüğümüz duvarların tuğlaları. Herkes zırh kuşanınca dokunmayı özlüyor ve tek şansını kullanıyorsun. Çarpmak. Şiddetten başka savunma yöntemi bilmeyen biz alt kültür tutkunları, ne zaman yalnız ve yalnızca “insan” olduğumuzu hatırlarız, işte o zaman yıkılır duvarlar. Dokunmak için çarpışmaya gerek olmadığını, kollarımızı iki yana açıp sarılmanın yeterli olduğunu anlayacağımız günlere kavuşmak dileğiyle.
Yönetmen&Senarist: Paul Haggis Oyuncular : Sandra Bullock, Matt Dillon, Brendan Fraser, Don Cheadle, Thandie Newton, Ryan Philippe
Şule Hatipoğlu
İZDİHAM