Bülent Parlak’ın GİTTİĞİNE
Ölmek de geliyormuş elinden,bunu öğrenemeden üstelik
“Gelmiyor elimden yaşamaktan başka bir şey” dedin ve gittin
Gidince eksildim biraz desem yalan olur
Özlemin tamam etti yalnızlığımın kale duvarlarını
Sen benimlesin o kalede
Artık gurbet eskisi gibi gidilecek uzak bir yer değil
Yaşamak gergin bir bekleyiş değil
Ölmek, seninle iken değil
Biliyordum ne çok yorulduğunu,ondan koşuyordun bu kadar
Dinleniyor musun şimdi?
Hâlâ korkuyor musun anlamaktan?
Hep anladın ve yoruldun çünkü
Artık anlatıyorsun
Ve anlamayanlar anlıyor şimdi
Ağlıyor hepsi uzak uzak
Trapez’in elleri koyacak yer bulamıyor
Diyarbakır Radyo’sundaki Sarı Gelin’in saçları ağarıyor
Annenin abarttığı ölüm çekiliyor deniz sularımızdan
Yâni işte sen gidince birden baş başa kaldık yaşamakla
Sen gidip ellerini bırakınca dünyanın
Pazar yerinde annesiz kalan bir çocuk gibi şaşkın ve korkuyla gözlerimize bakıyor dünya
Ne diyeceğimi bilemiyorum
Şaşkın,çünkü ne yapacağını bilememeyi sen öğrettin ona
Kalkıp nereye gideceğini bilememeyi sen öğrettin
izdiham