Theodor W. Adorno ve Max Horkheimer Teori ve Pratik Üzerine Bir Tartışma
Horkheımer— Her şeyin iyi olacağına inanmıyorum, ama her şeyin iyi olacağı fikri belirleyici bir önem taşıyor elbette.
Adorno— Rasyonaliteyle bağlantılı bir şey bu. İnsanlar her konuda hayvanlardan çok daha dehşet verici; buna rağmen, her şeyin başka türlü olabileceğini de sadece insanlar düşünüyor.
Horkheımer— Tek tek insanlar, insanlık değil.
Adorno—Aslında tesadüfi bir şey değil mi bu? Türün kalıcılık düşüncesini ilerletecek şekilde örgütlenmiş olması ve bunun da türü şiddetin gerekli olmadığım düşünmeye zorlaması önemli. Kendini muhafaza etme motifi üzerine düşünmeye başlarsanız, muhakkak bunun ötesine geçmeniz gerekir;, çünkü çok geçmeden, herhangi bir biçimde sınırlanmadıkça kendini muhafaza etmenin hep yıkımla sonuçlandığım fark edersiniz.
Horkheımer— Herkes anlaşırsa asli bir şeyin başarılmış olacağına inanılmasını kabul edilemez buluyorum. Gerçekte, böyle bir şeyin karşısında tüm doğanın tir tir titremesi gerekir. Çünkü bu inanışın tersine, ancak birbirlerini karşılıklı olarak denetim altında tuttukları sürece herkes iyi olacaktır.
Adorno— Liderlerin dostça ilişkiler kurması için, bir dünya monopolü için doğru bu. Halk yapabilseydi daha iyi olurdu.
Horkheımer— Bu da bir o kadar kötü olurdu. Her neslin yeni baştan uygarlaşması gerekiyor.
Adorno— Buna tümüyle inanmıyorum. Giderek artan düzeyde farklılaşma yönünde ilerleyen bir süreç olduğuna inanıyorum. Kuruşçev olabilmeniz için kafanıza defalarca yumruk yemeniz lazım.
Horkheımer— Herbert Marcuse tam da bunu savunuyor.
Adorno— İnsanların dünyaya özünde kötü olarak geldiğine inanmıyorum.
Horkheımer— Ne kötüler ne de iyi. Sadece hayatta kalmak istiyorlar.
Adorno— Kökenleri itibariyle o kadar da kötü değiller.
Horkheımer— Bu şimdiye kadar hep bir hurafe olarak formülleştirildi. Hurafe her zaman kötülüğe duyulan inançtır. İnsanların nihayetinde anlaşıp her şeyin rüya gibi olacağı yok. Ama senin ileri sürdüğün fikri kurtarmamız gerekiyor.
Adorno— İnsanların doğaya yaptıkları şey, birbirlerine yaptıklarının bir projeksiyonu değil mi daha ziyade? Dışarıya
yumruk sallayıp durmalarının nedeni kendilerinin sürekli aşağılanması değil mi?
Horkheımer— Olabilir. Bu fikrin zayıflığı, bugüne kadar hep kötü formülleştirilmiş olmasıyla bağlantılı. Belki de insanın inandığı bir yanlışı, adeta, deyim yerindeyse bilinçli bir şekilde formülleştirmesi gerekiyordun Kant’ın dediği gibi: İnsan aklına rağmen inanmak zorundadır.
ADORNO— Kant’ın dolayım girişimleri çok zorlama oluyor.
Horkheımer— Şunu sormamız lazım: Artık ortada bir parti olmadığına, devrim inanması güç bir hayal haline geldiğine göre, ne için yazıyoruz? Benim cevabım şöyle: Her şeyi, işlerin yoluna gireceği fikriyle ölçmemiz gerekiyor. Yapabileceğimiz başka bir şey yok muhtemelen. Dille bağlantılı bir şey bu. Düşünsel / ruhsal olan her şey dille ilişkili. Her şeyin iyi olacağı fikri dilde geliştirir kendini.
Adorno— Marx’ta dil önemli bir rol oynamıyor, o bir pozitivist. Kant ideolojiden ibaret değil. Eserleri bir düzeyde türe, tikelin sınırlılığına nispetle insanlığa yapılan bir başvuruyu içeriyor. Kant felsefesinde özgürlük fikri insanlık fikri olarak tanımlanıyor. İnsanların salt doğal varlıklar olup olmadıkları sorusunun, esasen yalıtılmış bireyin doğayla kurduğu ilişkiyle bağlantılı olduğu fikrim de içeriyor. Özgürlük kavramının tek başıma öznede yatmadığım, ancak bir bütün olarak insanlığın durumuyla ilişkili olarak kavranabileceğim görmüş. Özgürlük sahiden de insanlığın gerçekleştirilmesinden ibaret.
Çeviren: Orhan Kılıç
İZDİHAM