en çok aklım başımda değilken
sevdim yaşamayı loresima
aklım başımdayken
gagasında çamur taşıyan kırlangıçtan utandım
sabahın ayazında
ağzının buğusuna küfürler karışan
simitçi çocuğun nefretine inandım
reddedilen esmer tenli çiçekçi kadınların gözlerinde
edilememiş bir sitemin huzursuzluğunu gördüm
toplu taşımanın özendirildiği kentlerde
hiçbir sözün hiç kimseyi incitmediği
toplumsal normların, yakaların, statülerin
hükümsüz kaldığı
vagonlu yolculuklar yaptım
şadırvanda abdest alan takkesi beyaz
sakalı beyaz, bahtı beyaz
derisi kırışık yaşlı adamın
bu bayramda da gelmeyen itibarlı çocuklarına
ettiği dualarda öğrendim sevmeyi
saçlarını göstermeye kıyamadığın yağmurlarda
bizi hiçbir zaman denk getirmeyen yağmurlarda
sırılsıklam ıslandım
yüzünün gölgesi düşünce yere
düştüğü yerde filizlendim
saçların dökülünce omuzlarına
omuzlarından sumrulandım
babası iflas eden kızın kederi kadar
dönüp gittiğin yerlerde kederlendim
yeni kelimerle yeni şeyler söylemek istedim
fakat adınla başlamayan bir lügat bulamadım
yeni yollar yürümek istedim
ayaklarının değmediği yol bulamadım
tüm çaresizlikler, belirsizlikler içinde
çoğalan bir umut aradım
anladım
her yerinden tokilerin, çağdaş çığlıkların aktığı
trendler yüzyılında
trendler yüz karasında
kendimi gönlüme çokça ezdirdiğim gecelerde
dünyada her şeyi çözemeyeceğimi anladım
bir şeyler mahşere kalmalı en nihayetinde
söylemek isteyip söyleyemediklerimiz kadar mahşer
elbette tüm bu ahval ve şerait altında bile
sevdiklerimiz vardır bizim loresima
ve ben seni en çok aklım başımdayken sevdim..
İZDİHAM